Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
Dean Alone
Vampir|Hufflepuf IV. Sınıf
Dean Alone


Balık Keçi
Mesaj Sayısı : 87
Kayıt tarihi : 14/04/11

Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Empty
MesajKonu: Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...   Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Icon_minitimeCuma 3 Haz. 2011 - 20:44

Dean derslerden çıktıktan sonra kütüphaneye gitmeye karar verdi. Uzun süredir derslerine kendini verememişti. O kadar çok şey olmuştu ki… Kısacık bir sürede tüm hayatı karmakarışık olmuştu ve haliyle derslerde arada kaynamıştı. Henüz hayatındaki karmaşanın yarısını bile çözebildiği söylenemezdi ama bir an önce kendini toparlamalıydı biliyordu. Dersleri daha fazla asamazdı daha önce bu hakkını fazlasıyla kullanmıştı. Ailesinin de böyle bir sorumsuzluğu ikinci kez hoş karşılayacağını hiç sanmıyordu üstelik… Bu da kütüphane de birkaç gün sabahlaması gerektiği anlamına geliyordu. Fakat bunu pekte sorun etmiyordu. Vampir olduğu için birkaç saatlik uyku ona yetiyordu ve günün geri kalanını gayet zinde bir şekilde geçirebiliyordu buda düşündüğünden daha az bir sürede derslere yetişebileceği anlamına geliyordu. Yine de çok çalışmalıydı biliyordu. Kütüphaneye girdiğimde çok fazla kişinin olmadığını fark etti. Derin bir nefes aldı. Tabi göl kenarında dinlenmek ,avluda arkadaşlarla sohbet etmek ya da eğlenmek dururken kim kütüphaneye tıkılıp ders çalışmayı tercih ederdi ki… Dersleri son zamanlarda astığı için kütüphane de çalışmak zorunda kalan birkaç kişi dışında hiç kimsenin tercih edeceğini sanmıyordu. İsteksizce gördüğü ilk boş masaya ilerledi. Buraya ders çalışmak için gelmişti ve öyle de olacaktı. Ders kitaplarını masaya koyduktan sonra kitap raflarına doğru ilerledi. Bir süre birkaç kitaba baktıktan sonra sonunda aradığı kitapları bulmuştu. Bulduğu kitapları da alıp masasına geri döndü ve çalışmaya başladı. Uzun süre çalıştıktan sonra gözleri ağrımaya başladığı için ara vermeye karar verdi. Kafasını sonunda kitaplardan kaldırıp etrafa baktığında kütüphane de kimseni kalmadığını fark etti. O kütüphaneye ilk geldiğinde kütüphane de olan birkaç kişi de gitmişti. Koca kütüphanede tek başına kalmıştı. Kim bilir saat kaçtı ? Ne kadar süredir ders çalıştığını bile bilmiyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra gözlerini tavana dikerek düşünmeye başladı. İsabel’i bu gün neredeyse ders dışında hiç görmemişti. Buna genel olarak sevinmesi gerekiyordu biliyordu ama sevinemiyordu. Çünkü İsabel ne zaman sessiz kalsa bunun altından hep kötü bir şeyler çıkıyordu. Sürekli yeni felaketler meydana geliyordu. Acaba yine neyin peşindeydi? Yine ne gibi sinsi planlar yapıyordu merak ediyordu doğrusu… Üstelik uzun süredir scarlett’ı da görememişti. Normalde bunu yadırgamazdı ama scarlett’ı son gördüğü zamanki hal ve hareketlerini göz önünde bulundurunca onun için endişeleniyordu doğrusu… Tabi bir de stacy vardı biricik aşkı aynı zamanda scarlett’ın baş düşmanı… En son onunla scarlett’la uğraşmaması konusunda konuşmuştu ama stacy’nin sözünde ne kadar durduğu tartışılırdı. Sonuçta o stacy’di.

Ve ne kadar tam tersi gibi görünse de pekte güvenilir olduğu söylenemezdi. Acıydı ama gerçek buydu… Stacy’nin karakterini değiştiremezdi. O böyleydi. Ve genel olarak böyle mutlu oluyordu. Ne yazık ki yapacak pek bir şey yoktu… Dean tüm bu düşüncelerinden duyduğu ayak sesleriyle bir anda kurtulup kendine geldi. Gözlerini sesin geldiği yöne dikti. Çok geçmeden ayak seslerinin sahibi görünmüştü. Bu elan’dı. Buna pek şaşırmamıştı. Zekiydi ama aynı zamanda hayalperestti. Dikkatini derslere vermekte zorluk çekiyor ve genel olarak derslerde başka şeylerle meşgul olduğu için anlatılanları anlamıyordu. Dean’dan bu yüzden dersler konusunda yardım istemişti ve dean’da kabul etmişti. Haftanın 3 günü ona ders anlatıyordu. Hayallere dalmasını engelleyerek dersi elinden geldiğince en basit şekilde ona anlatıyordu. Zor oluyordu ama sanırım az da olsa başarıyordu. Bu günün de ona ders çalıştırmaya söz verdiği günlerden biri olup olmadığını merak ediyordu. Elan dean’ın masasına gelerek oturabilir miyim diye sormuştu. Dean yorgun bir şekilde gülümseyerek ''Evet… Elbette… Lütfen otur '' dedi. Dean her ne kadar onu dinler gibi görünse de aslında tam olarak onu dinlediği söylenemezdi. Sadece arada duyduklarına yanıt veriyor ve onu dinler görünmeye devam ediyordu. Ona dikkatini vermeye çalışıyordu ama aklındaki düşünceler bir türlü buna izin vermiyordu. Muhtemelen ''sanırım bizden başka ders düşkünü kimse yok ''gibisinden bir şey söylemişti. ''Evet sanırım…'' demekle yetindi. Daha sonra düşüncelerinden kurtulmak için başını hafifçe iki yana salladı. Zorda olsa düşüncelerini aklından kısa süreliğine uzaklaştırmayı başarmıştı. Kısa süre sessiz kaldıktan sonra ''Neyse beraber çalışmaya ne dersin? Hangisinden başlamak istersin? İstersen bundan başlayalım'' diyerek eline ilk geçen ders kitabını gösterdi. Elan tamam anlamında başını sallayarak ders kitabını açmış ve dinlemeye hazır olduğunu belli eden bakışlarla dean’ın gözlerine bakmaya başlamıştı. Dean bir süre kitaba göz gezdirdikten sonra anlatmaya başladı. Uzun süre anlattıktan sonra aklına elan’ın hayalperest biri olduğu gelmişti. Dinliyor görünüyordu ama asla dinleyip dinlemediğinden bakarak emin olamazdınız… Gözlerini elan’ın gözlerine dikerek ''Her neyse sonuç olarak bu derslerin hepsi saçmalık yani hadi ama insanları paylançoya çevirmek ne işimize yarayacak ki? '' dedi. Bu söylediklerinin dersle hiçbir alakası yoktu. Sadece onun anlattıklarını dinleyip dinlemediğini anlamak için söylediği bir cümleydi. Elan’da hıhı diyerek dean’ı onaylamıştı. Bu da elan’ın hayal dünyasında olduğu anlamına geliyordu. Elan’ı omzundan hafifçe sarsarak ''Elan… Kendine gel… Elan… Az önce söylediklerimin anlattığım dersle hiçbir alakası yoktu. Dersler hiçbir zaman saçmalık değildir ve bize İnsanları paylançoya çevirmeyi öğretmiyorlar… Uyan'' dedi.

Not: Gelecek var
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Louise Elan Madison
Hufflepuff IV. Sınıf
Louise Elan Madison


Aslan Maymun
Mesaj Sayısı : 70
Kayıt tarihi : 01/06/11

Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Empty
MesajKonu: Geri: Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...   Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Icon_minitimeC.tesi 4 Haz. 2011 - 21:13

Elan dersten çıktıktan sonra koşarak binasına gitti. Binasına bayıldığından değil bir an önce üzerindeki kıyafetlerden kurtulmak istediği içindi bu acelesi… Binasına girer girmez hızlı adımlarla yatakhanesine yöneldi. Yolda karşılaştığı birkaç arkadaşına aceleyle selam vererek odasına girdi. Kitaplarını yatağının üzerine fırlatıp dolabına yöneldi. Uzun süre dolabını dağıttıktan sonra beyaz bir tişört ve kırmızı bir mini etek giyerek odasından çıktı. Sonunda o iğrenç üniformasından kurtulmuştu. Şimdi istediği her şeyi yapabilirdi koşarak avluya çıktı. Birkaç tanıdık arkadaş görmeyi umuyordu ama olmamıştı. Bahçede uzunca bir süre dolaştıktan sonra birkaç (normalde asla arkadaş denecek kadar birbirleriyle yakın olmayan kişilere) arkadaşına selam verip kısa süre sohbet ettikten sonra sıkılarak odasına çıktı. Kendini yatağa attı canı sıkılmıştı ve ne yapacağını bilmiyordu. Yatakta dönüp dururken gözüne ders kitapları çarptı. Ders çalışmak… Kabul ediyordu pek ona göre bir şey değildi ama yinede iyi bir fikirdi. Derslerde dean’a bakmaktan konsantre olup dersi dinleyemediğini düşünürsek acilen ders çalışmaya başlamıştı. Genel olarak dean haftanın 3 günü ona ders anlatıyordu ama çoğunlukla dikkatini tam olarak derse veremediği için bu bir işe yaramıyordu. Ne yapabilirdi ki dean yanındayken hayal gücünü engelleyemiyordu. O diğerlerinden farklıydı. Soğuk ve kötü biri gibi görünüyordu oysa dean soğuk biri olabilirdi ama kesinlikle kötü biri değildi. Yakışıklıydı… Mavi gözlerinde insan kaybolup gidiyordu. 4.Sınıfların en popüler çocuğuydu ama o bununla pek ilgilenmiyordu. Bir kıza hayır demeyecek kadar kibar aynı zamanda bir o kadar mesafeli ve ukalaydı. Ve kesinlikle fazlasıyla sabırlıydı. Elan’ın sürekli dalıp dalıp gitmelerine katlanıp ona ders anlatmaya tüm gün çabalayabilecek kadar sabırlı ve tatlı… Dean… Elan hızla yatağından doğruldu aklındaki düşüncelerinden kurtulmaya çalışarak kitaplarını aldı ve kütüphaneye doğru yola çıktı. Kütüphaneye doğru hızlı adımlarla yürüyordu ama aklı hala dean’daydı. Son zamanlarda onu çok sık düşünüyordu. Elan bu düşüncelerinden birine çarpmasıyla kurtulup kendine geldi. Çarptığı kişiden hızla özür diledikten sonra kütüphaneye girdi. Kütüphanede kimse yoktu. Buna pekte şaşırmamıştı elanın bile neredeyse hiç uğramadığını düşününce…

Kütüphanenin sonunda birinin hala ders çalışmakta olduğunu gördü. Bu saatte ders çalışmak? Kim bu saatte ders çalışırdı ki ya da daha eğlenceli şeyler dururken kim kütüphanede sabahlardı ki? Adımlarını hızlandırarak gördüğü kişiye doğru ilerledi. Yeterince yakına geldiğinde kütüphanede sabahlamayı tercih eden kişinin dean olduğunu gördü. Dean… Tabi ya ondan başka kim bu kadar ders düşkünüydü ki? Dean kitap okumaya kesinlikle bayılıyordu. Onu ne zaman görse mutlaka elinde kitap vardı. Ders kitapları haricinde de çeşitli bir sürü kitap okuduğunu görmüştü. Haliyle bu saatte kütüphanede olmasına da şaşırmamıştı. Gülümseyerek ''İyi akşamlar dean'' dedikten sonra dean’ın karşısındaki sandalyeyi göstererek '' oturabilir miyim?'' diye sordu. Dean yorgun mavi gözlerini Elan’ın gözlerine dikerek o soğuk ve tatlı gülümsemesiyle oturmasında bir sakınca olmadığını söylemişti. Fazlasıyla yorgun ama yakışıklı gözüküyordu. Gözleri yorgun baksa da etkileyiciydi. Ve gülümsemesi… Kendine gelerek dean’ın karşısına oturdu ve '' Sence de okulun en çalışkan öğrencisi olmak için biraz fazla çalışmıyor musun?'' diye sordu. Dean donuk bakışlarla ''Evet sanırım… '' diye yanıt vermişti. Elan dean’ın bu cevabı üzerine hafifçe gülümsedi. Dean kısa süre sessiz kaldıktan sonra beraber çalışmayı teklif etmişti. Elanda dean’ın bu teklifine fazlasıyla sevinmiş bir şekilde tamam anlamında başını sallamıştı. Ve dean kitaplardan birini açıp kısa süre göz gezdirdikten sonra anlatmaya başlamıştı. Yorgun olmasına rağmen yine fazlasıyla sabırlı davranıyor ve konuları en kolay şekilde anlatmaya çalışıyordu. Ona henüz okuldaki partiden bahsetmemişti ama dean’ın onunla partiye gidebilme olasılığı bile harikaydı. Siyah bir takım elbisenin içinde oldukça yakışıklı gözükeceği kesindi. Ve tüm kızların gözleri üzerinde olmasına rağmen tüm gece elan’a eşlik edip onunla dans edece olmasıysa kesinlikle muhteşemdi. Elan tüm bunları düşünürken dean’ın ona seslendiğini duydu. Bunun bir hayal mi yoksa gerçek mi olduğu konusunda kısa süre kararsız kalsa da sonunda dean’ın onu sarsmasıyla tam olarak kendine geldi. Dean’ın gözlerine bakarak mahçup bir şekilde gülümseyerek ''Üzgünüm… Dalmışım biliyorum bu bir mazeret değil ama yorucu bir gündü söz veriyorum bir daha olmayacak '' dedi. Daha sonra gülümseyerek '' Şey bu arada insanları paylançoya çevirme fikrini sevdim. Fena olmazdı. '' dedi. Bir süre sessiz kaldıktan sonra cesaretini toplayarak ''Şey okulda bir parti düzenleniyormuş ne güzel değil mi?'' diye sordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dean Alone
Vampir|Hufflepuf IV. Sınıf
Dean Alone


Balık Keçi
Mesaj Sayısı : 87
Kayıt tarihi : 14/04/11

Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Empty
MesajKonu: Geri: Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...   Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Icon_minitimeC.tesi 4 Haz. 2011 - 22:38

Dean derin bir nefes aldı ve kendine yeni gelen elan’ın afallamış bir şekilde açıklama yapmaya çalışmasını izledi. Elan’ın bu sürekli dalıp gitmelerine alışmaya başlamıştı artık… Her zamanki gibi bu dalıp gitmesine de bir mazereti vardı. Dersleri elinden geldiğince en kolaya indirgeyerek anlatıyordu ama yinede dikkatinin dağılmasını engelleyemiyordu. Bunu engellemek için çok uğraşmıştı ama başaramamıştı. Yine de henüz tam olarak pes etmiş sayılmazdı. Eninde sonunda buna bir çözüm bulacaktı. Her ne kadar henüz aklına bunun için parlak bir fikir gelmemiş olsa da… Elan’ın ilk tepkisine karşılık olarak omuzlarını silkerek ''önemli değil seni anlıyorum gerçekten yorucu bir gündü '' dedi. Yorucu bir gün geçirmeleri bu geceki dikkat dağınıklığı için bir mazeret olabilirdi ama kesinlikle diğer günler için bir mazeret olamazdı. Üstelik bu yorucu tempoya alışması gerekiyordu. Her gün dersler yüzünden fazlasıyla yoruluyorlardı ve ayrıca haftanın 3 günü de dean’la birlikte ders çalışıyorlardı. İlk hafta bocalaması doğal karşılanabilirdi ama ikinci hafta kesinlikle doğal karşılanamazdı. Kızın tam bir hayalperest olduğunu tüm okul biliyordu. Bu yüzdende zaten dean’la haftanın 3 günü ders çalışmıyorlar mıydı zaten… Düzeltiyorum daha çok dean ona canla başla ders anlatmaya çabalıyordu. Elan’ın bir daha olmayacak dediğini hatırlayarak soğuk bir şekilde gülümsedi. Nedense buna hiç inanası gelmiyordu. Bu kelimeleri daha önce de birkaç defa duymuştu ve asla beklediği gibi derse odaklanamamıştı. Dean Elan’ın ikinci cümlesinden sonra yüzündeki silik soğuk gülümsemesi daha da belirginleşmişti.

Dinlendirici ses tonuyla '' İnsanları kısa süreliğine paylançoya çevirme fikri kulağa komik gelse de bence uygulamak hiç hoş olmazdı. '' dedi gülümseyerek… Dean onun dikkatini tekrar toparladığını düşünerek kitaplara göz gezdirmeye başladı. Hem ona anlatıyordu hem de kendi çalışıyordu. Aslında çalışmaya çalışıyordu demek daha doğru olurdu bu durumda… Dean kitaba göz gezdirirken elan yine konuşmaya başlamıştı. Anlaşılan dikkatini toplamayı başarmıştı ama bu seferde derse odaklanmakta zorlanıyordu. Elan’ın son sözlerinden sonra gözlerini kitaptan ayırmayarak bir süre sessiz kaldı. Parti… Evet okulda bir parti düzenleneceğini biliyordu. Hatta bunu fazlasıyla olaylı bir gece de sevgilisiyle ayrılma noktasına geldikleri sırada dean öfkeden çıldırtmış durumdayken İsabel’inde olaylara dahil olmasıyla ondan öğrenmişti. Ve tuhaftı ama isabel ilk defa farkında olmadan dean’a iyilik yapmıştı. Hoş aslında şöyle bir düşünürsek gece başlı başına fazlasıyla tuhaftı. Gözlerini sonunda kitaptan kaldırıp elan’ın gözlerine dikti. İsabel daha önce bu konuda elan’la ilgili bir şeyler söylemişti. Ve büyük ihtimalle şimdi isabel’in bahsettiği konuya gelmek üzereydiler. Yüzüne soğuk bir gülümseme yerleştirerek ''Evet duydum. Gerçekten çok hoş ama ben partilerden pek hoşlanmam. '' dedi. Gözlerini yere devirerek ''Partiler çok fazla gürültülü ve ben gürültüden ve kalabalıktan pek hoşlanmam '' dedi. Daha sonra gözlerini elan’a dikerek ''Evet istersen derse devam edelim ne dersin? Hazır sen dikkatini toparlamışken…'' dedi. Elan isteksizce de olsa başını tamam anlamında sallamıştı. Dean yine ders anlatmaya başladı fakat bu uzun sürmemişti. Elan bu gece anlaşılan ders çalışmamakta kararlıydı. Ve dean’ın çalışmasını engellemekte de fazlasıyla kararlı görünüyordu. Gözlerini kitaptan kaldırıp elan’ın gözlerine dikerek onu dinlemeye başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Louise Elan Madison
Hufflepuff IV. Sınıf
Louise Elan Madison


Aslan Maymun
Mesaj Sayısı : 70
Kayıt tarihi : 01/06/11

Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Empty
MesajKonu: Geri: Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...   Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Icon_minitimePtsi 6 Haz. 2011 - 18:57

Kendini derse vermek için büyük bir çaba gösteriyordu ama olmuyordu işte yapamıyordu, kendi hayalleri bir yana Dean'in o mavi gözleri içinde kaybolmaktan kendini bir türlü alamıyordu. Dean her ne kadar sabırlı biri olsa da elbet bunun bir sonu olacaktı ve o şimdiye kadar var olan sabrının tamamını kullanmış gibi görünse de bunu göstermiyordu. O soğuk tavırlarının altından centilmence yaptığı bu davranış onu tüm hayallerinin baş kahramanı olmaya itiyordu. Aklına gelen partiden sonra ona partiden söz etmeye karar vermişti ve bunu dile getirmişti de ama buna karşılık Dean'in tepkisinden sonra yüzünde oluşturduğu yarım bir gülümsemeyle "Demek öyle ama sen de partiye katılsan hoş olmaz mıydı? " dedi ardın dan ise onu davet etmeyi kafasına koymuştu ama Dean'in derse geçelim demesiyle sessizce başını salladı ve kendini derse vermeye çalıştı. Ama yapamıyordu işte şu an merak ettiği şeyler ve kurulmaya hazır onca hayal varken derse odaklanması neredeyse imkansızdı. Kısa bir süre onu dinlemeye odaklanmaya çalıştı hatta neredeyse başarıyor gibi görünüyordu ama uzun sürmemişti işte dersten bir anda kopmuştu yine tamam onun ders anlatmasına bayılan biriydi ama dersi onunla biraz daha fazla vakit geçirmek için kullanan benliği ders yerine daha çok ona odaklandığından derse konsantre olması imkansızdı. Kısa süre sonra tekrar konuşmaya başlamıştı. "Özür dilerim Dean bugün gerçekten kendimi derse veremiyorum seni de yorduğumun farkındayım yani başka biri olsa çoktan pes edip gitmişti benim gibi biriyle uğraşmak yerine " dedi. İster istemez bu cümlenin ardından suratı bir anda asılmıştı ama yinede fazla sürdürmemişti en azından bunu sürdürmemeyi deniyordu. Hayallerindeki güçlü karakterlerden birine dönüştürmeye çalışıyordu kendin çünkü yapmayı düşündüğü şey için büyük bir cesarete ihtiyacı vardı.

Bir süre sadece hiç bir şey söylemeden onun gözlerinin içine baktı gözleri neden bu kadar güzel olmak zorundaydı. Gözlerine baktığı her saniye o maviliğin için de kaybolabilirdi. Ona bakarken kendini tutamadığını hissediyordu. Ona bakarken ya hayallere dalıyor ya da kalp atışları hiç olmadığı kadar hızlı atmaya başlıyordu. Artık bir karar vermeliydi istediği şeye ulaşması için önünde ki tek engel bu aptal sessizliğiydi. Derin derin nefesler almaya başladığında artık kendini hazır hissettiğini fark etti ve hemen ardından tüm cesaretini kullanarak " Dean aslında baştan beri partiden bahsetmemin nedeni acaba benimle partiye gelmek ister misin? diye sormak istemem mi ve sordum da benimle birlikte partiye katılmak ister misin? " dedi. Tüm kelimeler ağzından bir anda çıkmıştı nefes bile alamadan hepsini tek tek telaffuz etmişti öyle ki konuşması bittiğinde daha da hızlı bir şekilde soluk alıp vermeye başlamıştı. Cesaretini toplayarak ona sormak istediği ilk şeyi sormuştu şimdi yapması gereken şey sadece sessizce beklemekti. Her şeyin hayalindeki gibi olmasını umut ediyordu partiye gitmek kabul ettikten hemen sonra ondan hoşlandığını, ona karşı hissettiği gerçek duyguları sonunda söyleyebilecekti. Ama tüm bunları düşünürken farkında bile olmadan kendini başka bir hayalin içine çekilirken buldu. Hayalinde Dean ile birlikte o partideydi işte yine dans ederken birbirlerine oldukça yakınlaşmışlardı ve tam birbirlerini öpecekleri o anda bir anda kendine geldi. Bir anda afallamış olsa da kendine gelmekte uzun sürmedi bir anda Dean in gözlerine odaklanmışken onun ellerini tuttu ve bir anda " Dean bunu sana uzun zamandır söylemeyi düşünüyordum ve sonunda cesaretimi toplamayı becerebildim ben senden gerçekten çok hoşlanıyorum" dedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Stacy Venom
Vampir|Slytherin V. Sınıf
Stacy Venom


Terazi Maymun
Mesaj Sayısı : 93
Kayıt tarihi : 26/01/11

Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Empty
MesajKonu: Geri: Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...   Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Icon_minitimePtsi 6 Haz. 2011 - 20:21

Bugün kendini her zamankinden daha farklı hissediyordu belkide geçen günkü olanlar yüzünden böyle olmuştu. O gün gerçekten o kadar garipti ki yani tüm o kavgalar tartışmaların yanında aklına takılan ufak bir detay vardı o da hatırlayamadıkları. Hatırlamadığı bir şeyin onu nasıl rahatsız ettirdiğini anlamasa da Dean in dediklerini hatırladığında garip bir rahatsızlık hissetmişti işte ona ağladığını ve konuşmasında ki farklılıkları söylemişti. Stacy ise ne kadar çabalarsa çabalasın o yaptıklarını hatırlayamıyordu vampir olduğunu da hesaba kattığın da böyle bir şeyin imkansıza yakın olduğunu biliyordu üstelik bayılması bir vampir nasıl bayılabilirdi ki tabi mine çiçeğine maruz kalmadığı sürece bunun doğal yollardan olmasının ihtimali bile yoktu. Kafasını iki yana salladı ve derste olduğunun farkına vararak kendini Profesörün anlattıklarına odakladı. Profesörü bir yandan dinlerken diğer yandan da not defterine önemli bulduğu yerleri not alıyordu. Sadece bir kaç saniye düşüncelerle boğuşan bir zavallıdan çalışkan bir öğrenciye dönüşmüştü. Dersi dinlemeye devam ederken bir anda istemsiz bir şekilde Timmy ile göz göze gelmişti ve daha ilk anda ona söylediklerini hatırlayıp gülümsemeye başlamıştı. Timmy'nin bu gülümsemenin altından ne çıkaracağını bilmiyor olsa da onun gülümsemesinin tek nedeni gerçekten onun deneyip denemeyeceğini merak etmesinden ötürüydü. Gerçekten merak ediyordu eğer ona saldırırsa neler olabilirdi belkide zevkli bir akşam yemeği onu bekliyordu tabi menünün baş kahramanı Timmy olacaktı. O bunları düşünürken farkında bile olmadan zil çalmıştı. Yavaşça eşyalarını toparlarken sınıfın hızla boşalmasını izledi. Sanki herkesin acelesi var gibiydi kısa süre sonra ise koca sınıfta sadece iki kişi kalmıştı Timmy ve Stacy. Eşyalarını alarak sınıftan tam ayrılacaktı ki Timmy önünü kesmişti. Tekrar göz göze geldiklerin de sıkkın bir surat ifadesiyle ona bakmaya başladı. Timmy " Geçen gün sana söylediklerimi bir anlık bir sinirle söylemiştim " diyip susmuştu. O ise buna karşılık " Tamam seni ciddiye almamıştım zaten " diye geçiştirdi ve onu kolundan tutup kenara doğru çekti. Artık önünde Timmy olmadığı için rahatça sınıftan çıkabilirdi. Ama daha ilk adımda Timmy onu kolundan tutarak duvara yapıştırdı " Henüz konuşmam bitmedi Stacy sen dalga geçiyor olabilirsin ama ben senden gerçekten hoşlanıyorum " der demez onu dudağından öpmeye başladı. Öpücüğün ve duvara yapışmanın etkisiyle kitapları yere düşmüştü. Timmy onu öperken onu hızla itti, gücünü kontrol edemediğinden onu oldukça uzağa ittirmişti. Nefret dolu gözleri ile ona bakarak " Sakın bana bir daha dokunma ve karşıma da çıkma eğer bir daha ki sefer böyle bir şey denersen ölürsün bunu ciddiye al Timmy tabi yaşamayı seviyorsan" deyip hızla sınıftan ayrıldı. Sınıftan ayrılmış olmasa onu kesinlikle öldürecekti neyse ki durumu iyi toparlamış ve koşarak odasına varmıştı. Sakinleşmeden de odasından çıkmaya niyetli değildi.

Üzerini bile değiştirmeden kendini yatağa attı ve gözlerini kapattı. Bu halde Dean'in yanına gidemezdi bu öfkesinin nedeni ona soracak olursa ona yalan söylemek istemediğinden Timmynin yaptıklarını anlatacaktı ve emin olduğu bir şey daha vardı ki oda Dean'in timmy'yi öldürmek için bir an bile tereddüt etmeyeceği gerçeğiydi. Ona o kadar çok değer veriyordu ki sırf kendi yaptığı bir şeyden ötürü başının belaya girmesini istemiyordu. Tamam canını yakmaktan bazen zevk aldığı doğruydu ama bu durum kesinlikle farklıydı. Bunları düşünürken kısa sürede uykuya dalmıştı. Uyandığın da neredeyse akşam olmuştu ve o artık kesinlikle sakinleşmişti ve şu an istediği tek şey kalbinin tek sahibi olan Dean'i görmekti. Hemen üzerine güzel bir şeyler geçirip odasından ayrıldı. Her zamanın aksine üzerinden siyah bir kot ve üzerinde de koyu renk bir tişört giymişti. Koridor da adımlar atarken kütüphaneden sesler geldiğini fark etti. Sesin sahibi oldukça tanıdık ve onu rahatsız edenlerden birine benziyordu. Cümlenin başını tam olarak duymamış olsa da sonunda bir kızın bir erkeğe sevgisini sunduğunu anlamıştı. Sırf meraktan ötürü Kütüphanenin kapısını yavaşça araladığında içine çektiği kokuyla bir anda durgunlaştı. İçeri girdikten sonra oldukça büyük olan kütüphanenin cam kenarına doğru ilerlediğinde gördükleri karşısında bir anda donakalmıştı. Elan Dean'in elini tutmuş ve ondan hoşlandığını dile getirmişti. Dean ise hiç bir tepki vermiyordu öfkeli bir şekilde " Neler oluyor burada " dedi ama sonra ikizi ile olanlar aklına geldiğinde donuk bir yüz ifadesiyle "Sanırım rahatsız ediyorum " dedi ve onlara sırtını dönerek kütüphanenin kapısına doğru yavaşça adımlar atmaya başaldı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dean Alone
Vampir|Hufflepuf IV. Sınıf
Dean Alone


Balık Keçi
Mesaj Sayısı : 87
Kayıt tarihi : 14/04/11

Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Empty
MesajKonu: Geri: Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...   Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Icon_minitimeSalı 7 Haz. 2011 - 18:53

Elan’ın ilk cümlesinden sonra omuzlarını silkerek ''Şey sandığın kadar katlanılamaz değilsin aslında...'' dedi. Kulağa söyleyiş tarzı ve ses tonu yüzünden inandırıcı gelse de dean gerçekten bunu söylediğine inanamıyordu. Gerçi İsabel’le karşılaştırıldığında elan daha zararsızdı. Hatta etkisiz eleman bile denilebilirdi. Dean’ın ders anlatma konusundaki kabiliyetini ve sabrını sınamak dışında pekte bir şey yapmıyordu. En azından İsabel gibi dean’la her saniye tartışıp laf yetiştirmeye çabalamıyordu. Kısaca İsabel’e oranla daha az sinir bozucuydu. Etrafı kısa süre rahatsız edici bir sessizlik kaplamıştı. Rahatsız ediciydi çünkü iç güdüleri bu konuşmanın hiçte iyi bir yere gitmeyeceğini söylüyordu fakat dean ısrarla hislerine güvenip ona göre tavır takınmayı ret ediyordu. Sonuçta ne söyleyebileceğini az çok tahmin etse de bundan tam olarak emin değildi. Konu büyük ihtimalle az önce kapamaya uğraştığı şu partiydi. Dean’ın anlamadığı bir şekilde okulda erkek öğrenci sıkıntısı çıkmış olmalıydı ki İsabel bile beraber gitmeyi teklif etmişti dean’a… Oysa İsabel dean’ın bu partiye onunla gitmeyeceğini herkesten daha iyi bilen tek kişiydi denilebilirdi. Dean genelde böyle partilere ya hiç gitmez yada scarlett’ın zoruyla onun kavalyesi olarak katılır ve tüm gece scarlett’la ilgilenirdi. Tabi şimdi işler bir parça değişmişti. Bu sefer hem scarlett’ı yalnız bırakmamak hem de aşık olduğu tek kızla vakit geçirmek için partiye gitmeyi planlıyordu. Şey belki kıskançlığında bir nebze olsun bunda etkisi olabilirdi… Tamam… kabul ediyordu büyük etkisi vardı. Fakat kendine engel olamıyordu. Onu kıskanıyordu. Başka bir erkekle vakit geçireceği fikri onu çileden çıkarmaya yetiyordu. Partiye gitmeyi planlamasında kıskançlığının da payı büyüktü… Dean tüm bunları düşünürken elan’ın yeniden konuşmaya başlamasıyla dikkatini elan’a vermeye çalışarak onu dinlemeye başladı. Tahmin ettiği gibi konu dönüp dolanıp yine partiye gelmişti. Derin bir nefes aldı ve yapacağı konuşmada kullanması ve kullanmaması gereken sözleri düşünmeye başladı. Onu yanlışlıkla da olsa kıracak bir şey söylemek istemiyordu. Dean daha tam olarak nasıl bir açıklama yapacağına bile karar verememişti. Acaba şey çok isterdim ama patiye sevgilimle katılacağım dese çokmu kaba ve duygusuz olurdu… Yok yok çok kendini beyenmiş havası vardı daha kibar bir şekilde söylemeliydi… Onunda duygularını çok incitmeyecek bir şekilde ama nasıl? Dean tüm bu kızların duyguları çabuk incinir ona göre kuracağın cümleleri iyi seç zamazingosunu düşünürken elan çok geçmeden dean’ın ellerini tutarak tekrar konuşmaya başlamıştı. Şaşkın gözlerle elan’a bakıyordu tamam arkadaşlardı ama dean’ın ellerine yapışabilecek kadar yakın arkadaş olduklarını düşünmüyordu. Ya bir şey isteyecekti. Ya da partiye gelmesi için Lütfen... baskısı için hazırlık yapıyordu. Aslında her ikisi içinde boşuna hazırlanıyordu. Kararlıydı partiye sevgilisiyle gidecekti ve kesinlikle gecenin bu saatinde onun saçma sapan istekleriyle ilgilenmeye de niyeti yoktu. Elan cümlesine dean’ın beklediğinden farklı bir şekilde başlamıştı. Dean meraklı gözlerini elan’ın gözlerinden ayırmıyordu… Acaba yine ne isteyecekti? Çok geçmeden cümlenin sonunu duymasıyla şok olması bir olmuştu. Yanlış duymamıştı diğmi? Elan dean’a az önce ondan hoşlandığını söylemişti. İyi ama buna nasıl cesaret etmişti. Dean ona onunla sevgili olabileceklerini düşündürebilecek ne gibi bir davranışta bulunmuştu ki ? Ona arkadaşça davranmaktan ve onun hayalperestliğini görmezden gelerek ders anlatmaktan ve ona karşı sabırlı davranmaktan başka dean’ın fark etmediği ne yapmış olabilirdi ki...

Peki dean bunu nasıl fark etmemişti? Şimdi ona ne diyecekti? Bu işin içinden nasıl çıkacaktı? Dean şaşkınlığından kurtulup mantıklı bir cevap vermeye çabaladı. ''Elan... Şey... Ben...'' demişti ki cümlesini tamamlayamadan tanıdık bir sesle her şeyin daha da içinden çıkılamaz bir hal aldığı hissine kapılmıştı. Sesin sahibini oldukça iyi tanıyordu bu sevgilisi stacy’di ve doğrusunu söylemek gerekirse zamanlamasının harika mı yoksa berbat mı olduğuna henüz karar verememişti. Ve tabi onları el ele görmüş olması da ayrıca büyük bir sorundu yine de onu gördüğüne sevinmişti. Tabi şu halde bunu sadece şaşkınlıkla ''Stacy...'' diyerek dile getirebilmişti. Stacy’nin ilk sorusuna kısa süre sessizce cevap aradı güzel soruydu ama cevabını henüz kendide bilmiyordu. Ders çalışmaya gelmişti sonra elan gelip masasına oturmuştu. Dean ders anlatmıştı, elan partiden bahsetmişti ve dean uygun bir dille onu partiye davet etmesini engellemeye çalışmıştı ama başaramamıştı sonrasında ise elan bir anda ondan hoşlandğını söylemişti. Üstelik dean daha partiye gitme teklifini nasıl nazikçe ret edeceğini bulamadan ha birde tüm bu olayların üstüne sevgilisi dean’ı başka bir kızla el ele görmüştü. Kısaca kıyametin kopması yakında denilebilirdi. Dean mantıklı bir açıklama ararken stacy gitmeye kalkmıştı. Dean hızla masadan kalkarak gitmekte olan stacy’e doğru ilerledi. ''Stacy bekle...'' diyerek stacy’nin kolundan tutarak onu kendine çevirdi. Onun gözlerinin içine bakarak ''Bak açıklayabilirim. Gerçi biraz zorlanırım ama her şeyi açıklayabilirim... Sanırım...'' dedi. Derin bir nefes aldı ve konuşacaklarını bir süre sessiz kalarak toparladıktan sonra ciddi bir şekilde yorgun gözlerini stacy’nin gözlerine dikerek '' Dersler bittikten sonra İsabel’in benle uğraşmamasını fırsat bilerek ders çalışmak için kütüphaneye geldim. Biliyorsun son zamanlarda dersleri fazla boşladım bir yerden başlamam gerekiyordu bende kütüphaneye geldim. Ders çalışırken zamanın nasıl geçtiğini anlamamışım bir baktım kütüphanede benden başka kimse kalmamıştı. Sonra elan geldi. Beraber ders çalışmaya başladık ki elan’a ders çalıştırma konusunu seninle daha önce konuşmuştuk herneyse... Sonuç olarak neden el ele olduğumuz konusuna gelirsek... Ben ders anlatırken elan dayanamayıp konuşmaya başladı. O kadar heyecanla aşkından söz ediyordu ki benim ellerimi tuttuğumun farkına bile varmadı büyük ihtimalle biliyorsun elan hayalperesttir.'' Dedi. Aşkının düzeltiyorum hoşlandığı kişinin kim olduğundan söz etmediğini saymazsak stacy’e söylediği her şey doğru sayılırdı. Lafı oldukça dolandırmıştı biliyordu gereksiz kelimeler sarf etmişti ama en azından zaman kazanmıştı. Stacy’e bakarak ''Yani olay kesinlikle sandığın gibi değil...'' dedi. Sonra gözlerini elan’a dikerek ''Bu arada elan ufak bir tavsiye... Zeger’dan hoşlanmanı anlıyorum .Üstelik sen çok güzel bir kızsın ama bence buna bir son vermelisin çünkü çok iyi biliyorum ki zeger sana karşı aynı şeyleri hissetmiyor o seni arkadaşı olarak görüyor üstelik onun bir sevgilisi var. Arkadaşlığınızı bitir onunla bir daha asla konuşma demiyorum elbette sadece yanlış duygular besleme üzülen taraf sen olursun sonra… '' dedi. Dean belli etmese de onu bir nevi uyarmıştı. Zeger’ı kullanmıştı uyarırken ama kendinden bahsettiğini elan’ın anladığını çok iyi biliyordu. Stacy olaylara çok sonradan dahil olduğu için muhtemelen anlamayacaktı. Yani herşey kontrol altındaydı. Elan’a gereken cevabı vermişti ve o güvendeydi ayrıca stacy'nin olanlardan haberi olmadığı için bu konu hem uzamayacaktı hem de stacy konuyu fazla irdelemeyecekti en azından dean öyle düşünüyordu. Bir yandanda elan'ın konuyu daha fazla dillendirmemesi için dua ediyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Louise Elan Madison
Hufflepuff IV. Sınıf
Louise Elan Madison


Aslan Maymun
Mesaj Sayısı : 70
Kayıt tarihi : 01/06/11

Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Empty
MesajKonu: Geri: Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...   Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Icon_minitimeSalı 7 Haz. 2011 - 20:11

Her şeyi bir anda dile getirip söylemişti işte Dean'e karşı hissettiği tüm duyguları tek seferde söylemeyi başarmıştı. Cesaretini toplaması sandığından biraz daha fazla zamanını almıştı belki ama söylediği için mutluydu işte. Olması gerekende buydu zaten çünkü bir duyguyu ne kadar kendi içinde taşırsan geçen her gün daha fazla ağırlaşarak seni rahatsız ederdi. Taki dile getirene kadar işte o zaman insan gerçekten rahatladığını hissederdi. İşte Louise'in de içinde bulunduğu durum bundan ibaretti. Şimdi ise önünde sadece iki seçenek vardı ya mutluluğu katlanarak devam edecekken ya da mutsuzluğun karanlık çukuruna hapis olacaktı. Sonucun ne olacağını ise belirleyecek tek kişi elleri ellerine değen Dean'di. Ona karşı bir anda nasıl bu kadar güçlü duygular besleye bildiğini anlamamıştı bile baştan sadece onu derslerine yardım eden bir arkadaşı olarak görmüştü. Ama sonrasında sadece geçen bir kaç günün ardından Dean hayallerini süsleyen beyaz atlı bir prense dönüşmüştü. Kurduğu tüm hayallerinin başında o ve kendisi var olmaya başlamıştı. Başta bu hayalleri engellemeye çalışmıştı evet kesinlikle bunu denemişti ama sonrasında kurduğu her hayalle içinde bulunan duygular katlanarak artmaya devam etmişti. Öyle ki artık bu duyguları içinde tutamayacak bir hale gelmişti ve işte bu da şu an bulunduğu durumun içine düşmesine neden olmuştu.

Dean'in ellerini tutmaya devam ederken onun yaptığı tel şey şaşkın bir ifadeyle ona bakmaktı. Kesinlikle Louise'den böyle bir şey beklemediği anlaşılıyordu. Zaten başta kendisinin de böyle bir şeyi yapabileceğini düşünmezdi ama işte o bakışları ve hayaller olayları buraya kadar getirmişti ve daha fazla şaşkın bakışlara maruz kalmak istemiyordu. Sonuçta tüm suç onundu onunla kimse konuşmaya bile yanaşmazken o tüm sabrını kullanarak ona yarım etmeye çalışmıştı. Tüm o ders çalıştıkları zaman boyunca o soğuk tavırları ve her şekilde onu derse bağlamak için sarf ettiği sözlerle farkında bile olmadan kalbinde bir yer edinmeye başlamıştı. O bunları düşünürken bir an da Dean'in dudaklarından kendi adını duymuştu ama sonra içeri giren bir kızla ortamda büyünün yok olduğunu hissetti. Bu duruma gerçekten canı sıkılmıştı şu an onunla baş başa olmak istiyordu evet hemde tüm kalbiye ama gelen kişi ile bu isteği yok olmuştu. Kızın rahatsız bakışlarının ardından konuşmasını bitirdiğinde Dean bir anda onun ellerini bırakarak kıza doğru koşmuştu. O an kalbinin bir daha hiç toparlanmayacak bir şekilde parçalandığını hissetti. Sessiz ve üzgün bir surat ifadesiyle olanları izlemeye başladı. Dean'in tavırları ve her şeyi açıklamaya çalışır konuşmasıyla kızın onun sevgilisi olduğunu anlamıştı. Tüm hayalleri ve hissettiklerinin yanında Dean'in hayatında bir kızın olabileceği ihtimalini düşünmemişti. Çünkü o sınıfta kuzeni Isabel dışında hiç bir kızla doğru düzgün konuşmazdı bu da onun hayatında bir kızın yeri olmadığını gösteriyordu en azından o böyle düşünmüştü ama yanıldığı tam karşısındaki manzaradan belli oluyordu. Bir kaç saniye sonra ister istemez duyguları incinen her insanın yapacağı gibi ağlamaya başlamıştı. Dean, Stacy ile konuşmasını bitirir bitirmez ona da bir şeyler söylemişti. Her ne kadar lafı dolandırmış ve kendi adı yerine Zeger'ın adını kullanmış olsa da o gerçeği anlamıştı. Göz yaşlarını sildikten sonra " Tamam anlıyorum Dean ben sadece kendimi hayallerime her zamankinden bir daha fazla kaptırmışım hepsi bu.... "dedi bir süre sessiz kaldıktan sonra " Özür dilerim bir kız arkadaşın olduğunu bilmiyordum " dedi farkında bile olmadan Dean'in o kadar dil dökerek kurtarmaya çalıştığı her şeyi mahvetmişti. Fark ettiğinde artık çok geçti " Üzgünüm Dean ve Stacy hepsi benim hatam üzgünüm " diyerek hızla kütüphaneden ayrıldı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Stacy Venom
Vampir|Slytherin V. Sınıf
Stacy Venom


Terazi Maymun
Mesaj Sayısı : 93
Kayıt tarihi : 26/01/11

Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Empty
MesajKonu: Geri: Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...   Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Icon_minitimeSalı 7 Haz. 2011 - 21:46

Şu an kendini cidden tanıyamıyordu az önce başka bir kızla el ele gördüğü kişi sevgilisiydi normalde böyle tepkisiz bir şekilde çekip gitmeye kalkışmazdı. Bunun yerine önce kızı sonrada Dean'in canını yakarak içinde oluşan öfkeyi bastırmaya çalışırdı. Onların acı dolu haykırışları ve surat ifadelerini görerek bundan zevk alır ve devamında içini acıtan her şey yok olurken geriye kalan tek şey kalpsiz Stacy olurdu. Ama şimdi bunların hiç birini yapmadan sessizce gitmeyi seçmişti yavaşça kapıya doğru adımlar atmaya da devam ediyordu, ta ki Dean onu tutup kendine çevirene dek adımlarını sürdürmüştü. Dean onu kendini çevirdikten hemen sonra konuşmaya başlamıştı. İşte o an tekrar kendine geldiğini hissetti içinde yavaşça çimlenen öfke tohumları ile beraber oluşan nefret dolu gözlerle ona baktı ve " Açıklayabilirsin öyle mi bunu denemeni görmek için sabırsızlanıyorum ama biliyor musun bence her şey gayet açık Dean " dedi. Sonrasında o konuşmaya devam etmişti bir daha doğrusu açıklamalarına Stacy ise onu dikkatlice dinliyordu ve bunu yaparken bir yandan da Elan'a bakıyordu. Dean'in şu ana kadar anlattığı tek şey derslerden ibaretti. söylediği uzun cümle sadece sinirlerinin artmasına neden olmuştu çünkü söylediği her şey sanki kıvırmaya çalışıyormuş izlemini veriyordu ve eğer durum gerçekten buysa ve ona yalan söylemeye yada ondan bir şeyler gizlemeye çalışıyorsa bunu çok kötü ödeyecekti. Aşkından bahsediyor kısmı ona o kadar yapmacık görünmüştü ki içinden bir ses kesinlikle ona inanmasını söylüyordu ama kalbinin derinliklerinde ki diğer cılız ses ona güvenebileceğini söylüyordu. Her şeye rağmen bir anlığına kendini onun söylediklerine inandırmayı denedi en azından elan gibi hayalperest birinin yapamayacağı bir şey değildi bu. İşte bu nedenle öfkesine rağmen sevdiği kişiye güvenmeyi seçti ve öfkeli gözlerini değiştirememiş bile olsa daha sakin bir ses tonuyla " Tamam ben yanıldım o zaman üzgünüm Dean ama senin başka bir kızla olabilme ihtimaline bile dayanamıyorum hem daha önce olanları da unutmamak lazım "dedi. Bunları söyledikten hemen sonra Scarlett ile Dean'i boş derslikte baş başayken gördüğü anı hatırladı o zaman ikizine de Dean'e de yapmadığı kalmamıştı. Ama en azından bu sfer her ne kadar kendini farklı hissetse de onlara zarar vermemiş olmaktan memnundu çünkü bu sefer yanlış bir durumdan ötürü Dean'in canını yakarsa kendini affettirmesi oldukça zor olacaktı.

O kafasından bunları düşünürken Dean Elan'a bakıp konuşmaya başlamıştı, Elan ise ağlıyordu. Bu durum tereddüte düşmesine neden olsa da Dean'in Zeger'dan bahsetmesi ve Elan'ın buna karşı çıkmamasından ötürü oluşan tereddütü kafasından uzaklaştırdı. Sessizce Dean'in konuşmasının bitmesi beklerken o konuşmasını tamamladığında Elan konuşmaya başlamıştı. Stacy ise hiçbir şey söylemeden artık onun toz olmasını istiyor ve sevdiği kişiyle burada baş başa kalmayı umut ediyordu. Ama yinede bu isteği ona pek fazla uzakta görünmemişti emindi ki Elan bir kaç üzgün cümlenin ardından buradan toz olacaktı. İlk cümlesi biter bitmez ister istemez içinden " Sen kesinlikle bir aptalsın Elan" diye geçirdi ve sonrasında kullandığı cümle yavaşça kaybolmaya başlamış öfkesini doruk noktaya çıkarmıştı. En başından beri inanmak istemediği iç sesi ona gerçekleri söylemişti ama o sevdiği kişiye inanmayı seçmişti. Şimdi ise sevdiği ve güvendiği kişinin ona yalan söylediğini öğrenmişti. Elan hızla kütüphaneden ayrılırken Dean i bir anda kolundan sımsıkı tuttu ve " Demek hoşlandığı kişi Zegerdı öylemi Dean peki neden Elan bizim sevgili olmamızdan dolayı rahatsızlık duydu" dedi. Sonrasında ise onu hızla karşı sıralardan bir yere fırlattıktan sonra konuşmaya devam etti. "Cevap çok basit öyle değil mi Dean bana yalan söyledin Elan'ın hoşlandığı kişi sendin ne oldu ona zarar vereceğimden mi endişe ettin biliyor musun baştan senden hoşlandığını söylesen ve ona yüz vermediğini anlasam bir şey demezdim sonuçta sen hala benimdin ama söylediğin bu yalanla aramızdaki en güvenli şeylerden birini yok ettin sana olan güvenimi" dedi. Öfkesini daha fazla artmaya devam ederken artık kendin kontrolünü tamamen kaybetmişti şu an onun kafasını koparmış olsa bundan dolayı üzüntü duymayacak bir haldeydi. Sinirle ona en yakın olan kitaplığa bir tekme attı, tekmenin şiddeti ile kitaplık devrilip kırılmıştı. Gözüne kestirdiği bir tahta parçasını eline alarak Dean'in yanına ilerledi ve onun yakasına yapıştıktan sonra elindeki kazığı onun kalbine yakın bir yerine sapladı. O acılar içinde çığlık atarken " Biliyor musun Dean Isabel'in dediği bir şey aklıma geldi elan senle partiye gitmek istiyordu öyle değil mi artık o koruduğun sevgili küçük farenle istediğin partiye katılabilirsin ve tabi bende bu durumda yanıma en çok yakışacak kavalyeyi seçmekte özgür sayılırım" dedi.



Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dean Alone
Vampir|Hufflepuf IV. Sınıf
Dean Alone


Balık Keçi
Mesaj Sayısı : 87
Kayıt tarihi : 14/04/11

Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Empty
MesajKonu: Geri: Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...   Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Icon_minitimeÇarş. 8 Haz. 2011 - 20:24

Stacy’e yalan söylemek hiç hoşuna gitmemişti. Ona yalan söylemek hiçbir zaman istememişti ama mecbur kalmıştı olayların scarlett’la sarıldıkları o geceki kadar büyümesini istemiyordu. Onunla kavga etmek yada onun elan’a zarar vermesini engellemeye çabalayarak onunla ayrılma noktasına gelmek istemiyordu. Bu yüzden olayları üstü kapalı bir şekilde biraz değiştirerek anlatmıştı. Sadece dean adı yerine zeger’ı kullanmıştı. Aslında tam olarak yalan söylemiş sayılmazdı. Sadece kendi adını kullanmamıştı elan’a cevap verirken hepsi buydu. Yani başka bir açıdan bakacak olursak stacy’e sadece isim konusunda yalan söylemişti. Dean zeger’ın ismini kullanmıştı ama aslında kendinden bahsediyordu ve söyledikleri gerçekten doğruydu elan güzel kızdı ama ona karşı elan’ın ona baktığı gözle bakmıyordu … Elan onun sadece arkadaşıydı dean böyle düşünüyordu. Üstelik zeger’ın… yani dean’ın bir sevgilisi vardı. Ve o stacy’e sırılsıklam aşıktı. Gözü ondan başkasını görmüyordu. Gözleri o kadar körleşmişti ki… Elan’ın ona olan duygularının bile farkına varamamıştı. Ki normalde dean’ın vampir olduğunu düşünürsek bu imkansızdı. Çünkü normal insanlara göre duygu gözle görülemeyecek tarzda bir şey olsa da vampirler için durum farklıydı. Kulağa tuhaf gelecekti ama korkunun, üzüntünün, hayal kırıklıklarının kısacası duyguların kokularını alabiliyorlardı. Duyguların kokusu olur mu? Sorusunu daha önce çok düşünmüştü. İlk başta bu olay ona da tuhaf gelmişti küçük ve tecrübesiz bir vampirken ama sonraları buna alışmıştı tıpkı zamanla kan kokusuna ve kana karşı kendini kontrol etmeye alıştığı gibi… Elan’ın ağlamaya başlamasıyla onun için azda olsa üzülmüştü. Hayalperestti ama iyi bir kızdı. Dean’dan daha iyi birini hak ediyordu. Elan’ın ağladığını görünce arkadaşlığımızı bitirelim demiyorum tabiî ki yine konuşacağız gibisinden birkaç kelime eklemişti cümlesine zeger’ı kullanarak… Ona böyle bir şekilde söylemek istemezdi bir sevgilisinin olduğunu ve onu arkadaş olarak gördüğünü ama ne yazık ki olaylar böyle gelişmişti. Dean tüm bunları düşünürken Elan çok geçmeden konuşmaya başlamıştı. Elanın ilk cümlesinin ardından stacy’nin söyledikleriyle tam olarak olanları ona anlatmamanın ne kadar doğru olduğunu bir kez daha öğrenmişti. Tamam dean’da stacy’nin başka bir erkekle olabilme ihtimaline dayanamıyordu ama o stacy gibi mantığını kaybedip sinirlerine çabuk yenilmiyordu en azından yani en son isabel’e , tuhaf davranan scarlett’la stacy’e bile sinirden çıldırdığı halde baya sabırlı davrandığını düşünürsek mantığını çabuk yitirmediğini söyleyebilirdik tabi stacy’i başka bir erkekle sarmaş dolaş görse ne kadar mantıklı olabileceği tartışılırdı ya neyse… Sonuç olarak ne olursa olsun ikizini duvara fırlatmasını onaylamıyordu üstelik dean ona o kadar açıklamaya çabaladığı halde… Üstelik o geceyi unutmak mümkün müydü? Scarlett’la yakın arkadaş olduklarını bildiği halde ikizini duvara fırlatmıştı ki o zaman açıklama yapmak için baya çabalamıştı. Ve buna rağmen olaylar fazlasıyla büyümüştü. Şimdi birde sınıf arkadaşının ondan hoşlandığını söylerse ne olurdu tahmin bile edemiyordu. Üstelik dean’ın elan’a değil de ona aşık olmasının olabilecek korkunç şeylere engel olabileceğini de düşünmüyordu. Zaten bu yüzden olanları tüm gerçekliğiyle anlatmamıştı. Elan’ın biran önce çekip gitmesini umuyordu. Biraz daha burada kalırsa durumu idare etmeyi başaramayacağından endişeleniyordu. Uzun bir sessizlikten sonra elan yine konuşmaya başlamıştı. Ve çok geçmeden de hayatının en büyük potunu kırmıştı. Yani bu potu kıracağına kiralık bir katil tutup kendini kendi parasıyla acı çektire çektire öldürmesi için emir verseydi bu kadar kötü bir duruma düşemezdi herhalde… Çünkü tuttuğu kiralık katil onu eninde sonunda öldürürdü ama stacy öldürmez süründürürdü aynı okulda olduklarını düşünürsek bu en az bir 2 ya da 3 yıl süreceği anlamına geliyordu. Dean elini başı ağrıyormuşçasına alnına götürdü. Ve gözlerini ovuşturduktan sonra bunu yapmamalıydın dercesine başını iki yana salladı. Elan bunun üzerine özür dileyerek koşarak kapıdan çıkmıştı. Ve elan sınıftan çıkar çıkmaz stacy büyük bir sinirle dean’ın kolunu tutmuştu. İşte yine başlıyorlardı. Asla olaysız bir günleri olmuyordu… Sevgilisiyle olaysız bir gün geçirmek… Çok şey mi istiyordu? Sadece bir gün…

Her neyse en azından elan çekip gitmişti. Yani olaylar çok fazla büyümeyecekti en azından dean öyle umuyordu. Tam stacy’e açıklama yapacaktı ki stacy konuşmasına izin vermeyerek onu sıralardan birine fırlattı. Dean sıraya sertçe çarptıktan sonra sırayla beraber yere düştü. Etrafı yoğun bir kan kokusu kaplamıştı. Dean kaşlarından yanaklarına süzülen kanı birkaç kez sildikten sonra akan kanını silmeyi bırakarak yerden kalktı. Canı fazlasıyla acımıştı ama bir tek kelime etmemişti. Ne bir tepki vermişti ne de canının acıdığını belli edecek bir şey yapmıştı. Normalde kaşının fazla kanamadan çabucak iyileşmesi gerekiyordu ama birkaç gündür beslenmeyi ihmal ettiği için iyileşmesi normalden daha uzun zaman alıyordu. Aslında ihmal etmekten çok başına son günlerde o kadar çok şey gelmişti ki… Ortaya çıkan sorunları çözmeye çabalamakla o kadar meşguldü ki beslenmeyi unutmuştu. Hatta beslenmeyi unuttuğunu bile unutmuştu… Fırlatıldığında canı bu kadar acımasa ve yarasının iyileşmesi bu kadar uzun sürmeseydi belki de hiç hatırlamayacaktı. Stacy’nin söylediklerinden sonra ''Sana tam olarak yalan söylemiş sayılmam üstelik sandığın gibi değil…''diyerek açıklamaya çalışmıştı ama stacy onu dinlememekte kararlıydı. Fakat dean ısrarla nedenini anlatmaya çabalıyordu ama anlatmaya çabalaması uzun sürmemişti. Onun dean’ı dinlemeyeceğini gayet iyi anlamıştı boşuna çabalıyordu. Stacy’nin kitaplıkardan birini büyük bir sinirle parçalayışını başka bir kitaplığa yaslanarak sakince izlemişti. Çünkü biliyordu ki yapabileceği başka bir şey yoktu. Ona engel olmaya çalışmak delilik ve onu sakinleştirmeye çalışmaksa anlamsızdı. Yine de bu durgunluğunun altında başka nedenlerde vardı kendini pekte iyi hissetmemesi ve baş ağrısı da başlıca nedenler arasında yer alıyordu. Kendini son zamanlarda fazlasıyla zorladığını yeni yeni fark ediyordu ama bunu göz ardı etmek zorundaydı ders çalışmak gibi sevgilisiyle aralarındaki sorunları çözerken arkadaşını da yalnız bırakmamak ve aynı zamanda isabel’le uğraşmak gibi daha önemli öncelikleri vardı. Tabi şimdi ekstradan birde elan çıkmıştı ki o mevzuya girmek bile istemiyordu. Düşünce denizinde boğulurken stacy’nin onu kitaplığa hızla kitaplığa yapıştırmasıyla birlikte kendine gelerek stacy’nin gözlerinin içine baktı. çok geçmeden hissettiği büyük acıyla istemeyerekte olsa ''aaaaaahhhhhhh….'' Diye çığlık atmıştı. Canı fazlasıyla acıyordu ve kendini tutamıyordu. '' aaahhh…'' diyerek başını önüne eğdi. Kalbine yakın bir yerde büyük bir acı hissetmişti ve sonra o acı bütün vücuduna yayılmıştı neler olmuştu peki? Kalbine oldukça yakın bir mesafede vücuduna saplanmış olan bir tahta parçası çarpmıştı gözüne…Canının neden bu kadar çok yandığını anlamıştı. Tahta kazık… Vampirlerin canını en çok yakan tek şey ve öldürmeye yarayan tek silah... Eğer stacy tahta parçasını birkaç santim daha sağa saplasaydı şuan ölmüş olurdu. Kan kaybediyordu ama umurunda değildi. Stacy’nin böyle bir şey yaptığına inanamıyordu. Ve hala aklının elan’la şu saçma sapan partide olmasına da… Onu bu kadar mı düşünüyordu? Birkaç santim... Sadece birkaç santim daha sağa kaysaydı o tahta dean şuan nefes almıyor olacaktı ama stacy’nin umurunda olan tek şey elan ve parti miydi? Lanet olası önemsiz bir parti ve asla başka gözle bakmayacağı sınıf arkadaşı elan… Dean henüz kazığı çekip çıkarmadığı için hala kan kaybediyordu. Vücudu kendini iyileştirmeye çalışıyor ama başaramıyordu. Kanı her zaman olduğundan daha fazla akıyordu ama şuan hayati tehlikeyi bırakın ölmek bile umurunda değildi. Yorgun ve bir o kadar üzgün bir ses tonuyla ''stacy… ''dedi. Stacy sonunda susmuş ve dean’ı dinlemeye başlamıştı. Üzgün gözlerini stacy’nin gözlerine dikerek '' partide elanda umurumda değil… Umurumda olan tek şey bu gecenin kimseye zarar gelmeden ve sen elan’ın benden hoşlandığını duyup çıldırmadan olayları halletmekti. Hiçbir şey bilmiyordun ve bilmene gerek yoktu çünkü ben sen seviyordum bunu elanla sakin bir şekilde konuşarak halledebilirdim ama olmadı. İşler düşündüğüm gibi gitmedi. '' dedi. Daha sonra zoraki ufak bir tebessümle '' Zeger’ı kullanarak ta olsa ona cevabımı vermiştim olayların büyümesine gerek yoktu. Şimdi gerçekten neden yalan söylediğimi merak mı ediyorsun ? Söyleyeyim o zaman neden yalan söylediğimi… Scarlett’la yakın arkadaş olduğumu bile bile kendi öz kardeşini duvara fırlattın peki benden hoşlandığını söylesem cümlemi bitirmemi bekler miydin gerçekten ama bende tam bir sevgilimin olduğunu söyleyecektim dememi bekleyecek miydin? Ben cümlemi bitirmeden kızın boğazını sıkmamak için kendini tutabilecek miydin? Sorun sadece kız da değil okulda sorun çıkardığımız öğrenilirse ne olur dersin?''dedi. Daha sonra gözlerini yere dikerek '' Ama pardon unutmuşum tüm bunlar önemsizdi diğmi? Sana olan aşkım, söylediklerim , söyleyeceklerim, sadakatim… bunların hepsi önemsizdi önemli olan tek şey elan ve partiydi. '' dedi. Söyleyecekleriyle beraber ayakta duracak gücüde bitmişti. Hızla yere yığıldı. Gözleri kararıyordu ve kendini oldukça berbat hissediyordu. Canı acıyordu hem de dayanılamayacak kadar çok… Ne kadar acı çektiğini yüzündeki ifadeden kolayca anlayabilirdiniz ama dean bu katlanılamaz acıya rağmen sessiz kalmakta kararlıydı… Beyaz gömleği artık tamamen kırmızıydı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Stacy Venom
Vampir|Slytherin V. Sınıf
Stacy Venom


Terazi Maymun
Mesaj Sayısı : 93
Kayıt tarihi : 26/01/11

Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Empty
MesajKonu: Geri: Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...   Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Icon_minitimeÇarş. 8 Haz. 2011 - 22:02

Dean'in canını yakmak onu neden şu an bu kadar mutlu ediyordu bilmiyordu. Sadece içinde bastıramadığı öfkeyi bahane göstererek yapılacak bir davranış değildi bu. Peki o zaman neden neden bu şekilde davranıyordu. Kıskançlık gerçekten bir insanı bu denli körleştirebilir miydi? Üstelik şu an sorun kıskançlık bile değildi çünkü aldatılan biri değildi ama kandırıldığı bir gerçekti ve bunu düşündükçe içindeki öfke katlanarak artmaya devam ediyordu. Peki ama daha ne kadar bu öfkeyi beslemeyi düşünüyordu artık limitine geldiğini biliyordu üstelik daha kötüsü öfke ne kadara artarsa vereceği zararda o denli büyük olacaksa limitine ulaştığı an onu öldürdüğü an mı olacaktı. Peki onu öldürdüğünde eline ne geçecekti şunu çok iyi biliyordu ki onu öldürse bile asla öfkesi dinmeyecekti büyük ihtimal ardından Elan'ı bulmaya gider ve onu Dean'den daha beter bir duruma sokardı ya da kanlı bir parti düzenler ve ana yemek olarak onu kullanırdı. O tüm bunları düşünürken Dean'in acı dolu çığlıkları duyulmaya başlamıştı bu ise yaptığı hatayı görmesine neden olmuştu az önce kalbine denk getirmeye çalıştığı kazığı kalbine çok yakın bir yere saplamıştı. Ama yine de bu hata onu üzmemişti sonuçta hala acı çektiğini biliyordu ve onun acısı daha da fazla zevk almasına neden oluyordu. Ona sarf ettiklerinden sonra Dean'in dudaklarından kendi adını duymuştu. O hala nasıl adını ağzına almaya cürret edebiliyordu buna şaşırıyordu sessiz bir şekilde beklese belki daha fazla canını acıtmadan durabilecekti. Ama o gözlerinin içine bakarak konuşmaya başlamıştı işte söylediği her kelimeyi ise sinirli bir tavırla dinliyordu. Demek kahramanı oynamak istiyordu öyle mi tamam buna izin verecekti eğer o kahramanı oynamakta kararlıysa Stacy seve seve kurgudaki kötü kişiyi canlandırabilirdi. Ne de olsa buna potansiyeli olan biriydi. Lafları bittiğinde " Dean her zaman kahramanı oynamak zorunda mısın? Scarlett konusunda Elan konusunda ama biliyor musun benim kötü rolde olduğum hiç bir kurguda asla kahraman kazanamaz işte şu an olduğu gibi Elan'ı korumak istedin değil mi kimsenin canının acımamasını ama biliyor musun? senle ,işim bittiğinde sıra o küçük fareyede gelecek hem zaten umurunda da değilmiş yaptıklarımda umurunda olmaz öyleyse " dedi. Çok geçmeden Dean tekrar konuşmaya başlamıştı ve cümlesinde yine ikizinin adı geçmişti o kızdan nefret ettiğini bile bile neden onun hakkında konuşarak vakit kaybediyordu ki üstelik konuşamayacak bir haldeyken vücudunun bitkinliğini halen kazığı çıkaramadığından anlayabiliyordu. Ama o hala konuşmakta ısrar ediyor ve ikizinden bahsetmeye devam ederken bir yanda da hala açıklama yapmaya çalışıyordu. Sanki artık bir açıklamaya ihtiyacı varmış gibi. Söylediği ve kullandığı kelimelere bakılırsa sadece bu kelimelerle kendini haklı çıkarmaya çalışıyor gibi görünüyordu ama artık çok geçti ne derse desin durmaya kesinlikle niyeti yoktu. Ama sonrasında aklına bir şey geldi durmak belki de şu an yapacağı iyi bir hareket olacaktı. Dean'in bulunduğu yere en yakın sıranın üzerine oturarak bir bacağının diğerinin üzerine attı. Dean acı içinde kan kaybederken o sadece izledi ağzından bir tek kelime bile çıkmıyordu.

Kısa süre sonra Dean artık konuşmayı bırakmıştı ve yavaşça yere yığıldı. Bir süre daha vücudu kan ihtiyacını karşılamazsa ölebilirdi. Her ne kadar hala kendindeymiş gibi görünse de bilincini kaybetmesi sadece an meselesiydi. Onun o haline baktıkça zevk almaya devam ederken kalbinde garip bir acı hissetti. Garipti çünkü her hangi bir darbe almamıştı sadece canı yanıyordu hepsi bu sonrasında içindeki o cılız ses tekrar ortaya çıkmıştı ve sonrasında Dean ile öpüştükleri o an gözünün önüne geldiğinde ister istemez gözünden bir damla yaş akmıştı. Bir kaç saniye öncesine kadar hissettiği tek duygu öfke iken şimdi içinde var olan sevgi ortaya çıkmaya çalışıyordu ve bununla birlikte ortaya çıkan garip bir pişmanlık. Pişmanlık onu hissettiği an geldiği yere geri göndermişti ama içinde ki sevgi işte o kesinlikle bir anda derine gömemeyeceği bir şeydi. Her ne kadar öfke ile onu bir anlığına yok edip bunları yapmış olsa da şimdi bunu yapmayı başaramıyordu. Hem artık yapması gereken her şeyi de yapmıştı hatta belki de daha fazlasını. Gözünde ki yaşı sildikten sonra yerinden kalkarak Dean'in yanına gitti. İlk önce kazığı hızlı bir şekilde vücudundan çıkadıktan sonra bileğini ısırarak kan çıkmasını sağladı ve Dean'e içirmeye çalıştı. Her ne kadar başta Dean içmemek için itiraz etmiş olsa da vampirliğin verdiği dürtüler nedeniyle çok geçmeden kanını içmeye başlamıştı. Bir vampirin başka bir vampire kan vermesi oldukça tuhaf bir histi ona daha önce de kan verdiğini anımsamıştı ama o zaman durum farklıydı hem de çok daha farklıydı. Çünkü kanı ona dudaklarıyla içirmişti bileğinden değil. Dean yavaşça kendine gelirken o kendini kaybetmeye başlamıştı o zaman tam olarak kan veremediği için kanını içirmenin kendisini ne kadar kötü bir duruma sokacağından habersizdi. Garip bir şekilde gözlerinin karardığını hissettiği anda cebinden asasını çıkardı ve bir çağırma büyüsü ile odasında ki kanlardan birini elleri arasına aldı. Kendini kaybetmeye başladığından çabuk olmalıydı hemen elleriyle açmaya bile tenezzül etmeden dişleri ile kan paketini yırtıp içmeye başladı. Kısa süre sonra paketin hepsi bittiğinde kendini oldukça yenilenmiş gibi hissediyordu ve aynı şey Dean için de geçerliydi. Yavaşça ayağa kalkarak az önceki oturduğu sıraya tekrar oturup Dean'e bakmaya başladı. Söyleyecek hiçbir şeyi yoktu ne diyecekti ki kendimi kaybettim hayatım özür dilerim mi? Üstelik içinde hiç bir pişmanlık yokken böyle bir cümleyi gerçekten sarf edebilecek miydi? Bu cümleleri bir kenara atarak sadece sıradan Stacy tavırlarıyla " İyi misin?" diye sordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dean Alone
Vampir|Hufflepuf IV. Sınıf
Dean Alone


Balık Keçi
Mesaj Sayısı : 87
Kayıt tarihi : 14/04/11

Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Empty
MesajKonu: Geri: Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...   Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Icon_minitimeCuma 10 Haz. 2011 - 20:26

Üstelik dean’ın ölümüne tek sevinen kişi stacy olmayacaktı. Karanlık tarafa hizmet etmediği için başta uzaktan akrabası Maria teyzesi sonrada aynı evde yaşadıkları halde elinden gelse dean’ı bir kaşık suda öldürebilecek kabiliyette olan kuzeni İsabel sevinecekti bu kesindi. Aslında en çok İsabel sevinirdi herhalde… Aşık olduğu kız tarafından yani stacy tarafından öldürüldüğü için daha çok mutlu olacağı kesindi. Ölümüne üzülen tek kişi scarlett olurdu herhalde… Ha birde belki eğer dean öldükten sonra sağ kalmayı başarabilirse elan üzülürdü herhalde çünkü mantıken dean’ı öldükten sonra stacy onu da en acı veren yollarla öldürürdü. Yani sevgilisini öldürüp sevgilisine aşık olan kızı yaşatacağını sanmıyordu. Onu öldürmek istediği kanısınaysa dean acıyla çığlık attıktan sonra stacy’nin gözlerindeki ifadeden varmıştı. Belki ne tepki vereceğini önceden tahmin edemiyor olabilirdi ama gözlerindeki ifadeyi her zaman çok net anlayabiliyordu. Az önce kazığı dean’ın kalbine denk getiremediği için hayal kırıklığına uğradığını belli eden gözlerle bakmıştı ona bunu görmüştü. Kabul etmek acı veriyordu ama gerçek buydu. Stacy kazığı dean’ın kalbine isabet ettiremediği için gerçekten hayal kırıklığına uğramıştı. Dean’ın gerçekten ölmesini istemişti… Ondan bu kadar nefret ettiğini bilmiyordu. Ya da ona zorunlu olarak yalan söylediği için stacy’nin ona olan sevgisinin bir anda biterek ona büyük bir kin ve nefret duyabileceğini hiç düşünmemişti… Dean’ın ölmesini istiyordu, bunu gerçekten tüm kalbiyle istiyordu bunu gözlerinde görebiliyordu. Kazığı kalbine denk getirememişti ama yine de istediğini elde edecekti. Tahta parçasını kalbine denk getirememişti ama eğer onu yerinden çıkarmazsa kan kayından ölecekti. Ve eğer stacy’nin gerçekten istediği tek şey buysa onu elde edecekti. Kazığı bilerek çıkarmamıştı. Dean’ın öldüğünü görmek istiyordu daha iyisi olacaktı dean’ın acı çekerek öldüğünü görecekti. Yani her şekilde istediğini elde edecekti. Ne yazık ki ölümü çabuk olacaktı. Birkaç gündür beslenmeyi ihmal etmişti daha doğrusu o kadar çok şey olmuştu ki beslenmeyi unutmuştu. Bu yüzden her zamankinden daha kısa sürede daha fazla kan kaybediyordu. Bu da ölmesi çokta uzun sürmeyecek anlamına geliyordu. Aklına gelen son birkaç kelimeyi söyleyerek yere yığılmıştı. Birçok kez ölümünü düşünmüştü. Kulağa insanın kendi ölümünü düşünmesi tuhaf gelebilirdi. Ama baş düşmanınızla aynı evi paylaşıyorsanız bu pekte tuhaf sayılmazdı. Çoğu kez kavga ettikten hemen sonra İsabel’in seni her an öldürebilirim beni çıldırtıyorsun diyerek çekip gitmesiyle gülümseyerek İsabel’in onu öldürmeye çabalayışını düşünerek daha çok gülümsediği olmuştu. Ama kesinlikle aşık olduğu kız tarafından öldürüleceği aklına gelmemişti. Yere düşerken nedense bir anda stacy’le ilk tanıştıkları anı hatırladı. İlk karşılaşışlarını, sevgili oluşlarını, ilk kavgalarını hepsi bir anda gözünün önünde canlanmıştı. Aşık olduğu tek kız… Biricik katili… Sonra scarlett gelmişti aklına asla sahip olmadığı canından çok sevdiği kardeşi… Ölümüne üzülecek belki de tek kişi…Dean’a onu bırakıp gittiği için çok kızacaktı. Ona söz vermişti. Nefes aldığı sürece ki ölümsüz olduklarını düşünürsek bu sonsuza kadar demek oluyordu onun yanında olacaktı. Somurtkan şirinesini hiç usanmadan dinleyecekti. Böyle demişti ona… Tam olarak göl kenarında ağlarken dean ''Merak etme herkes senden bıksa bile ben asla bıkmayacağım. Sen ne yapmış olursan ol asla arkamı dönüp çekip gitmeyeceğim. Hep yanında olacağım ve biricik somurtkan şirinemin hiç bıkmadan usanmadan sorunlarını dinleyip seninle dalga geçeceğim söz… '' demişti.

Ama sözünü tutamamıştı. Scarlett şuan burada olsa stacy’nin istediğini almasına göz yumduğu için ölmesini engellemek için hiçbir şey yapmadığı için dean’ı ikinci kez kendi elleriyle öldürmeye kalkabilirdi. Beyaz gömleği tamamen kırmızı olmuştu… Gözleri kararıyordu. Duyduğu acı her geçen saniye daha da artıyordu. Çok az olan kalp atışları artık duyulamayacak kadar azalmıştı. Gözlerini açık tutmakta zorlanıyordu. Bir süre göz kapaklarıyla savaşsa da sonrasında pes etmiş ve kapanmasına izin vermişti. Gözleri tamamen kapanmak üzereydi ki hissettiği büyük acıyla belki de son kez gözlerini tamamen tekrar açmıştı. Neler oluyordu? Duyduğu acıyla bitkin bir halde ''aaa'' diye çığlık attı. Ama attığı çığlık sadece mırıltı olarak duyulmuştu. Gözlerini birkaç saniyede yanına gelmiş olan stacy’e çevirdi. Neler oluyordu? Dikkatini elindeki kazık çekmişti. Hırsını almamış mıydı? Dean’ın acılar içinde son dakikalarını geçiriyor olması onu tatmin etmemiş miydi? Kazığı bu sefer dean’ın tam kalbine saplayarak dean’ın ölümünü daha da hızlandırmayı mı planlıyordu? Gözleri stacy’nin gözlerine kaydı. Bakışlarında bir tuhaflık hissetmişti ki çok geçmeden bileğini ısırıp dean’a kanını içirmeye kalkmasıyla daha da şaşırmıştı. Dean’ın ölmesini istediğini sanıyordu… Baştan kafasını çevirerek buna karşı çıksa da sonrasında çok geçmeden kontrolü elinden kaybetmişti. Ve onun bileğini vampir iç güdülerine yenik düşerek ısırmıştı. Bunu neden yapıyordu? Ondan onu öldürecek kadar nefret ediyorsa neden? Vücudunun kaybettiği kanı geri kazanmasıyla beraber durması bir olmuştu. Bazıları doyana kadar kendine engel olamasa da dean’ın durması için doymasına gerek yoktu. Vücudu kaybettiği kanı geri aldıktan sonra kontrolü eline geri alabiliyordu. Bunu çok az vampir yapabiliyordu. Dean’da onlardan biriydi. Yarası çoktan iyileşmişti ve çok harika sayılmazdı ama en azından artık kalbinin yakınında bir kazık yoktu ve kan kaybetmiyordu. Dean hala yerdeydi ve kendini toparlamaya çalışıyordu. Etrafa yine o huzursuz sessizlik hakimdi. Bu sessizliği bu sefer stacy bozmuştu. Bu gece boyunca duyup duyabileceği en komik soruyu sormuştu. İyi olup olmadığını sormuştu. Dean kendini zorlayarak ta olsa gülümsedi ama gülümsemesi uzun sürmedi. Vücudu kaybettiği kanı geri almıştı evet ama hala oldukça bitkindi. Gözlerini birkaç adım uzaklıkta ona bakmakta olan stacy’e dikti ve'' Hım bir düşünelim. Son zamanlarda o kadar çok olay oldu ki bırak derse konsantre olabilmeyi beslenmeyi bile unuttum hatta beslenmeyi unuttuğumu bile unuttum çevremde olan biten olaylarla o kadar meşguldüm ki… Sevgilimle olan sorunlarımı çözmeye çabalarken bir yandan İsabel’le uğraşıyor diğer yandan hayalperest olduğu için kimsenin konuşmadığı ve aşağıladığı sınıf arkadaşıma yarım etmeye çalışıyor ve tüm bunların yanında kardeşim kadar sevdiğim scarlett’ın yanında olmaya çabalarken kendimle ilgili önemli mevzuları atladım ama önemsemedim. Sonra iyilik yapmaya çalıştığım sınıf arkadaşımın bir gece yine ona sabrımın tüm sınırlarını zorlayarak ders anlatırken benden hoşlandığını öğrendim.'' Dedi. Yorgun olduğu için kısa süre sessiz kalıp dinlenme ihtiyacı hissetmişti bir süre sessiz kaldıktan sonra '' Sonra ben tam olarak olayları kavrayamadan sevgilim bizi el ele gördü. Ne tepki vereceğini bilmediğim için olanları ondan gizlemeye karar verdim. Böylelikle olaylar hiç büyümeden kapanıp gidecekti. Ama işler hiçte düşündüğüm gibi olmadı. Her şey sarpa sardı. Daha beter oldu. Sevgilime olanları açıklayamadım ve sonuçta sevgilim beni öldürmek isteyecek kadar benden nefret ettiğini fark ettim. Kısaca harikayım. '' dedi. Zorda olsa yattığı yerden doğrularak kitaplığa yaslandı ve stacy’nin gözlerinin içine bakarak ''Aslında söylediklerinde az da olsa haklısın Senin kötü kahramanı canlandırdığın her kurgu da olur mu bilemem ama söz konusu iyi kahraman bensem ve kötü kahramanda aşık olduğum tek kız olan sensen haklısın iyi kahraman hiçbir zaman kötü kahramanı yenemeyecek… Çünkü bu kahraman kurgudaki kötü karaktere ona asla zarar veremeyecek kadar aşık…'' dedi. Sonra öğrenmek istediği asıl soruyu sormak için bir süre bekledi ve '' Neden? Neden yaptın? Beni öldürmek isteyecek kadar benden nefret ediyorsan neden kurtardın? İstediğin beni öldürmekti diğmi? Bunu gördüm. Bunu gözlerinde gördüm beni öldürmek istemiştin ama kazık hesaplarından birkaç santim saptı. Ama istediğin olacaktı. Kazığı çıkarmamıştım. Birkaç gündür beslenmediğim için canım her zamankinden daha çok acıyor kanım her zamankinden daha fazla akıyordu. Öldüğümü görmek istemiştin daha iyisini yaptım acı çekerek öldüğümü görmene izin verdim. Ölmek üzereydim. Peki neden kurtardın? Son anda fikrini neden değiştirdin? '' diye sordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Stacy Venom
Vampir|Slytherin V. Sınıf
Stacy Venom


Terazi Maymun
Mesaj Sayısı : 93
Kayıt tarihi : 26/01/11

Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Empty
MesajKonu: Geri: Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...   Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Icon_minitimeCuma 10 Haz. 2011 - 22:33

Sıranın üzerine oturmuş tepkisiz bir şekilde Dean'in toparlanmasını bekliyordu. Bir yandan da garip düşünceler benliğini yavaşça esir almaya başlamıştı. İçinde pişmanlık yoktu bundan emindi tamam belki çok kısa bir an için bunu hissetmiş olabilirdi. Şimdi ise o asla ulaşamayacağı derinlikte kaybolan bir duygudan ibaretti. Bunu bir kenara bıraktığın da ise içinde bastıramadığı öfkeden ötürü yaptıklarıydı. Normalde öfkesini kontrol eder ve asla bu denli şiddete baş vuran biri değildi. O lafla insanları sinir etmeyi duygularını incitirken canlarını yakmayı severdi asla fiziksel açıdan zarar verecek en ufak bir hareket bile etmezdi. Tabi bir kaç istisna yok muydu elbette vardı tüm o incitmelerin sonunda onun canını yakmak için harekete geçen herkese aynı şekilde yanıt verirken bazen işin ucunu kaçırdığı olmuştu. Ama şimdi tüm bunlar olmamıştı, onun canını yakan biri olmamıştı sadece ona söylenen bir yalan vardı ortada hepsi bu. Bu durumu bir kaç sözle halledebilirdi evet bunu kesinlikle yapabilirdi ama yapmamıştı içinde ki öfkenin kontrolünü elinden kaçırdığı anlarda tek yaptığı sevdiğim dediği kişinin canını yakmak hatta onu öldürmeye çalışmakla geçmişti ve yine aynı öfkesi onu öldürmemesini nedeniydi. Çünkü sinirle tahta parçasını asıl istediği yere saplamayı becerememişti. Üstelik bunun geri dönüşü olmadığını bile bile onu öldürmek için bunu yapmıştı. Evet kesinlikle onu öldürmeyi kafasına koymuştu bu durum şu an kafasını allak bullak ediyordu. Birine bu denli aşıkken onu öldürebilecek kadar kin ve öfkeyi de ona karşı hissedebilmek oldukça tuhaftı. Belki de aşk ve nefret arasında ki o ince çizgi yüzünden olmuştu tüm bunlar bir anlık öfke ile içinde var olan aşkı nefrete dönüştürmüştü. Tüm bunların sonucunda ise bunları yapmıştı. Bu açıklama her ne kadar mantıklı gelse de eğer onu öldürmüş olsaydı bu mantığın neresine sığınacaktı merak ediyordu. Ona bu kadar aşıkken kendi elleriyle onun canını alıp onsuz bir hayata merhaba dediğinde bu mantık ile sonsuza dek yaşayabilecek miydi? Elbette hayır bu mümkün değildi. Kendini garip bir yol ayrımının eşiğinde gibi hisse diyordu. Bir yanı Dean'in yanında kalmak istersen diğer yanı ondan ayrılması gerektiğini söylüyordu. Belkide haklıydı ayrılmaları gerekiyordu ona aşık olması ona zarar vermemesini sağlamıyordu. Kendini tekrar kaybettikten sonra onu cansız bir bedenle bulmak istemiyordu. Bunu her ne kadar kendi yapacak olsa da sonuçlarına katlanılması imkansız bir hataydı bu. İçini saran sıkıntı nedeniyle artık düşünmek istemiyordu. Çünkü düşündüğü her varsayım onu başka bir çıkmaz yola sokmaktan başka hiç bir işe yaramıyordu. Kendini toparlamaya çalıştı yeni beslenmiş bir vampirin toparlanması gibi duygularını kontrol altına alıyordu. Sonuçta o da yeni beslenmişti her ne kadar beslenme öncesi kendisi servis edilmiş olsa da içtiği kan ile kendine gelmişti.

Tüm düşüncelerden sıyrılıp kendini toparlandığında ortamın sessizliği sinir bozucu bir kıvama geldiğinde belki de içinde bulundukları durumda sorulabilecek en aptalca soruyu sormuştu. İyi misin? Sanki iyi olmasını gerektirecek bir sebep varmış gibi şu an fiziksel açıdan kısmen iyi görünüyor olsa da gözlerin de gördükleri aslında iyi olmadığını söylüyordu. Yine de onu cevapsız bırakmamak adına konuşmaya başlamıştı Dean. O ise sessizce onu diliyordu ama dinlemekle umursamamak arasında ki o ince çizgide. Üstelik söyledikleri kısa bir özet şeklinde olduğundan umursamamak kısmına daha yakın olduğu söylenebilirdi ama sonrasında duyduğu harikayım lafıyla bundan sonra söyleyeceklerini daha dikkatli bir şekilde dinlemeye karar vermişti. Ama öncesin de suratında ki donuk ifadeyle "Harikasın öylemi yani yeni bir yalan daha" dedi sonrasında ise donuk ifadesi git gide daha da durgunlaşmaya başladığın da " Gerçi bu yalanını sevdim " diye mırıldandı. Aradan geçen bir kaç saniyenin ardından bir anda en başa döndüğünü hissetti tüm o düşünceler var sayımlar tekrar beyninin içine hücum ediyordu. Dean'in söylediği son şey ise beyninin içinde yankılanmaya başlamıştı "Sevgilimin beni öldürmek isteyecek kadar benden nefret ettiğini fark ettim. " Sonrasında ilk duyduğunda tepki verdiği harikayım lafını hiç duymamış gibiydi. Yankılanmanın şiddeti nedeniyle kendini kötü hissetmeye başlamıştı. Şu an ondan nefret etmiyordu hayır kesinlikle nefret etmiyordu ona tekrar aşıktı belki de hiç olmadığı kadar siniri geçtiği ve öfkesinden geriye hiç bir şey kalmadığı için hissettiği tek şey aşk olmuştu. Ama yaptıkları nedeniyle Dean'e dokunmak ona sarılmak ya da öpmek düşünmesi hoş bir hayal gibiydi. Kara bir deliğin içindeymiş gibi hissederken kendini ondan çıkmasını sağlayan yine Dean'in kendisi olmuştu tekrar konuşmaya başlamasıyla ona odaklanmasını sağlamıştı. Az önce öfkeyle söylediği ama kesinlikle gerçekliğinden bir an olsun şüphe duymadığı cümlesiyle ilgili konuşuyordu. Üstelik ona hak vermişti de her ne kadar var sayımlık bir şekilde yanıtlasa da hak verdiği kesindi ve üstelik ondan aşık olduğu kız olarak bahsetmişti. Tüm o düşüncelerin ötesinde hala Dean'in dudaklarından bunu duymak onu şaşırtmıştı. Onu öldürmeye çalışmış hatta bunu neredeyse başarmak üzere olan birini hala sevdiğini söyleyebilmek bu gerçekten mümkün müydü? Bu Stacy'nin gözünde imkansız olsa da Dean söylemişti işte o an bir anda yerinden kalkarak onu öpmek istedi ama kendini sıktı şu an bunu yapmak için doğru bir zaman değilmiş gibi hissediyordu. O bunları düşünürken Dean belki de ondan duymak istediği en son soruyu sormuştu. Bunun cevabı aslında oldukça kolaydı ama tüm olanlardan sonra bunu dile getirebilmek işte asıl zor olan şey buydu. Onunla göz göze geldiğinde kendini tamamen serbest bıraktı ona sadece düşündüklerini söyleyecekti hoşuna gidip gitmeyeceğini umursamadan sadece gerçekleri.

"Evet Dean seni öldürmek istedim bunu inkar etmicem bir anlığına bunu gerçekten istedim ama sonra aşk ve nefret arasındaki o ince çizgi de gerçek duygularım harekete geçti. Sinirle kendimi kaybettikten bir kaç saniye sonra sana karşı duyduğum gerçek hislerim uyandı, daha doğrusunu söylemek gerekirse sana olan aşkım." dedi ve sustu konuşurken sesi titremişti her ne kadar bunu engelleyeme çalışsa da başaramamıştı aslında onu sevdiğini de söyleyecekti ama bir nedenle bunu bastırmayı seçti. Her ne kadar düşüncelerini umursamamış olsa da ona inanmayacak olması gibi bir gerçek vardı ortada.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dean Alone
Vampir|Hufflepuf IV. Sınıf
Dean Alone


Balık Keçi
Mesaj Sayısı : 87
Kayıt tarihi : 14/04/11

Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Empty
MesajKonu: Geri: Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...   Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Icon_minitimeC.tesi 11 Haz. 2011 - 20:59

Yalan… Tüm bunların, tüm bu olanların asıl nedeniydi. Yani öyle görünüyordu ama dean asıl nedenin bu olduğundan şüphe ediyordu. Yani beyaz bir yalan yüzünden onu öldürmek isteyebileceğini düşünmüyordu. Tek neden bu olamazdı… Şahsen dean beyaz bir yalana böyle büyük bir tepki hiçbir zaman vermezdi. Birkaç laf sokar ve sinirle çekip giderdi. Bir yalan yüzünden stacy’i öldürmek isteyeceğini sanmıyordu. Hele öldürme girişiminde bulunacağını hiç sanmıyordu. Bu nasıl bir aşktı böyle? Karşınızdakine deliler gibi aşıktınız ama o sizi öldürmeye çabalıyordu ve buna rağmen ondan nefret edemiyordunuz. Ona kızamıyordunuz da aksine kalbiniz kırılıyordu ve hayatınızda hiç acımadığı kadar çok acıyordu canınız… Stacy onun kalbinin yakınına kazık sapladıktan sonra duyduğu acıdan daha büyük bir acıydı bu… Belki de asla geçmeyecek tek acıydı. Bunu yok etmenin bir yolu yoktu… Dean tüm bu düşüncelerinden stacy’nin konuşmaya başlamasıyla kurtulup kendine geldi. Gözlerini stacy’nin gözlerine dikerek söylediklerini dikkatle dinlemeye başladı. Stacy’nin ''Evet Dean seni öldürmek istedim '' demesiyle gözlerini yere devirmesi bir olmuştu. Bunu zaten gözlerindeki ifadeden de anlamıştı ama duyunca yine de tuhaf olmuştu. Bunu onun ağzından duymak çok farklı bir duyguydu. ''Bir anlığına bunu gerçekten istedim.'' Diye devam etmişti cümlesine dean bunu duyunca istemsizce belli belirsiz gülümsedi. Bir anlığına onu öldürmek istediğini söylüyordu sanırım bu sözünün üzerine içi baya rahatlamış olmalıydı ama nedense dean’da aynı etkiyi yaratmamıştı. Bir anlığına da olsa aşık olduğu kızın onu öldürmek istemesini öğrendiği için hiçte mutlu olmamıştı. Bir anlığına diyordu saniyelerden söz ediyordu ama dakikalar geçtiğini ikisi de çok iyi biliyordu... Dean’ın vücuduna kazığı sapladıktan dakikalar sonra dean tam olarak ölmek üzereyken gerçek duygularının harekete geçtiğinden bahsediyordu. Şuan onun bu söylediklerine o kadar çok inanmak istiyordu ki… Ama nedense bir şey ona inanmasına daha doğrusu ona tam olarak inanmasına engel oluyordu. Kalbi gerçekten dediği gibi olmasa son anda seni öldürmekten neden vazgeçsin ki? Acılar içinde ölüşünü izlemek varken neden kurtarsın? Bence doğru söylüyor ona inanmalısın o senin gözünü kırpmadan hayatını uğrunda feda edebileceğin tek kız ve gerçekten doğruyu söylüyor derken Mantığı Neden kurtarmasın ki? Senin ölümüne gerçekten göz yumamazdı.

Azkabana yollanmak isteyeceğini hiç sanmıyorum. Okuldan atılma riskini de göze alamazdı üstelik seni her an her saniye öldürmek varken neden tek seferde öldürsün? Bence inanmamalısın diye bağırıyordu. Dean uzun süre sessiz kaldıktan sonra düşüncelerinden kurtulmaya çalışarak başını iki yana salladı. Bir müddet stacy’nin gözlerinin içine tepkisizce baktıktan sonra cüppesinin cebinden asasını çıkardı ve stacy’e doğrulttu. Stacy’nin şaşkın gözlerle ona bakışına aldırmadan bir müddet ona baktı ve birkaç büyülü sözcük mırıldandı. Büyülü sözcükleri o kadar hızlı ve sessiz mırıldanmıştı ki stacy’nin duyamadığı oldukça açıktı. Çünkü bir süre kendini inceledikten sonra şaşkınlıkla hala dean’a bakmaya devam etmişti. Dean asasını indirmeden önce bu sefer de stacy’nin duyabileceği bir ses tonuyla gayet net bir şekilde ''aklapakla'' dedi. Her ne kadar asayı stacy’e doğrultmuş gibi gözükse de aslında asasını stacy’nin arkasındaki dolaba doğrultmuştu. Önce dolabı Reporo büyüsüyle stacy kırmadan önceki haline getirmiş sonra da etraftaki dağınıklığı halletmişti. Her şey eski haline dönmüştü şimdi Stacy’le dean arasında olanları gösteren tek bir şey kalmıştı oda gömleği… Fakat gömleğindeki kırmızılığı ufak bir yalanla ört bas edebileceğini bildiği için bunu pekte sorun etmemişti. Stacy’e bakarak '' İçeri herhangi inek bir öğrencinin girme ihtimaline karşı ufak bir önlem… Öğrencilerin ortalığı az önceki şekliyle görmesini istemeyiz diğmi? '' dedi. Daha sonra omuzlarını silkerek '' Böyle bir durumda bile öncelikle bunu düşünmemi tuhaf karşılayabilirsin ama ne diyebilirim ki alışkanlıklarım var… Her şeyden önce mantığımla hareket ediyorum. İsabel ve muggle hizmetçilerle aynı evde yaşayınca insan ister istemez bir müddet sonra tedbirli yaşamaya alışıyor. ''dedi. Kısa süre sessiz kaldıktan sonra derin bir nefes alarak '' Şey… Sana yalan söylememeliydim üzgünüm ama bana başka seçenek bırakmadın ne tepki vereceğini bilmiyordum ve yalan söylemek zorunda kaldım. '' dedi. Ardından gözlerini yere devirerek '' Kendi yaptığımın doğru olduğunu savunmuyorum ama senin tepkinin doğru olduğunu da savunmuyorum. '' dedi. Hala elinde olan asasını cüppesinin cebine koydu. Ve stacy’nin gözlerinin içine bakmaya başladı. Ona ne diyeceğini ve nasıl tepki vereceğini bilemiyordu… Bu yüzden sessiz kalmayı tercih etmişti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Stacy Venom
Vampir|Slytherin V. Sınıf
Stacy Venom


Terazi Maymun
Mesaj Sayısı : 93
Kayıt tarihi : 26/01/11

Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Empty
MesajKonu: Geri: Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...   Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Icon_minitimePaz 12 Haz. 2011 - 18:39

Üzerindeki tuhaflık hala gitmiş değildi. Aşk ve nefret ikisi birbirlerine ne kadar benzer duygulardı ve tabi aynı zaman da birbirlerine o kadar uzak. Bir an, bir an için nefreti aşkının yerine koyduğunda gözleri körleşmiş ve neredeyse onun ölümüne neden olacaktı. Belki de onu çoktan öldürmüş bile olabilirdi. Sonuçta birini öldürmek için sadece onun nefes almasını engellemek tek bir seçenek değildi yaşıyorken de bir insanı öldüre bilirdiniz ki Stacy bunu daha önce defalarca yapmıştı. Canını acıttığı onca insan sadece saniyeler içinde hayattan soyutlanmış ve yaşayan ölülere dönüşmüşlerdi. Kimseyle konuşmayan karanlıkta yaşayan sadece nefes almak dışında başka hiç bir şey yapmayan yaratıklar. Ama Dean onlardan farklı bir şekilde ölmüş olmalıydı sevdiği kızın onu öldürmeye çalıştığı an zaten ölmüştü ona duyduğu bütün sevgi ölmüştü buna inanmak istemese de olması gerekenin bu olduğunu bildiğinden öyle düşünüyordu. Sonrasında ise Dean'in hiç bir varsayıma uymadığı gerçeği aklına geldi. Bu belkide onu özel yapan en önemli parçasıydı onu diğer herkesten ayıran en önemli özellik. Bir şeyler düşünseniz bile asla onun hakkında tam olarak kesin bir kanıya varamazdınız çok emin olsanız bile o yaptığı sadece küçük bir hareketle tüm düşüncelerinizi değiştirebilirdi. Bunu bir çok kez yaşamıştı Stacy ama yine de korkuyordu işte çünkü öldürdüğü şey onu ağlatacak kadar ve onunla birlikte ölümü göze alacak kadar değerli bir duyguydu. Şimdi bu az önce olanlara göre duyan herkesin yalan söylüyorsun demesine neden olacak bir düşünce olsa da gerçek bundan ibaretti. Onu seviyordu belki hiç bir erkeği bir daha sevemeyeceği kadar çok ama yaptıkları her şeyi o kadar karmaşık bir hale getiriyordu ki nasıl işin işinden çıkacaklarını bile bilmiyordu. Tek bildiği onu sevdiğiydi ki şu an bu konuda bile onu inandıramayacak durumdaydı. Duygularını kontrol edebilen biriyken aşkın, nefretin ve tabi en önemlisi kıskançlığın gözünü kör etmesine izin vermişti. Üstelik özür bile dilememişti ve tüm bunları düşünürken bile hala içinde yeşermesi gereken pişmanlıktan hala eser yoktu. Kendi içinde, kendi çaresizliğinde yavaşça kaybolduğunu hissederken Dean in hareket etmesiyle beraber tüm duyuları ona yoğunlaştı, en önemlisi de bakışları.

Onunla göz göze geldiklerinde artık konuşacağını düşünmüştü en başta ama sonrasında asasını eline alışıyla beraber bakışları bir anda değişti. Öncesinde donuk olan bakışları şu an ölmeye hazırmış gibi görünüyor olsa da yüzünde bir gülümsemede yok değildi belkide şu an tek gariplik küçük gülümsemesiydi. Bir kaç saniyenin ardından Dean'in bir şeyler mırıldandığını duydu ama ne dediğini tam olarak anlamamıştı. Aslında anlamak istediği de söylenemezdi merak dahi etmiyordu. Tek bildiği bunu hak ettiğiydi ama kendisine hala bir şey olmaması onu şaşırtmıştı. Gözlerindeki bakış şaşkın bir hal alırken Dean'e bakmaya başladı ne yapmaya çalışıyordu. Gerçekten anlamıyordu büyük ihtimal yine onu şaşırtacak bir şeyler olacağı kesindi ama ne çok geçmeden tekrar asasını doğrulttuğunda ağzından çıkan kelimeyle beraber şaşkınlığı biraz daha büyümüş olsa da asıl derdinin ortalığı toplamak olması ona garip gelmişti. Bununla beraber içinde garip bir rahatlama hissetti Dean'in kendine zarar vermeyeceğine bir nevi emindi artık. Kısa bir süre sonra ise bu rahatlık umursamazlığa dönüşmeye başlamış olsa da şu an gözlerinde sadece ona olan aşkının parıltıları saklıydı. Dean konuşmaya başladığında sessizce onu dinledi kısa bir süre sonra " Ne diyebilirim ki Dean beni genel anlamda şaşırtabilen ilk kişisin genelde hislerimle ve mantığımla içimde ki sese güvenerek hareket ettiğimden pek fazla şaşırmam. Bu her ne kadar demin yaptığım her şeye ters düşüyor olsa da normalde böyle biriydim. Şu an ise nasıl olduğumu bile bilmiyorum yaptıklarım sana söylediklerim ve en önemlisi öldürme isteğim" dedi ve sustu neden tekrar bunu dile getirmişti ki yapmaması gerektiğini bildiği halde yine de dile getirmişti. Ondan özür dilemeyecekti bunu biliyordu o özüre asla değer vermezdi çünkü özür dilemek sadece hatanı ört bas etmekten ibaret kalıplaşmış bir şeydi onun için hepsi bu ve aynı hareketi kolayca yapabileceğinin bir göstergesi. O bu yüzden ne özür diler nede ondan birini özür dilemesine izin verirdi. Bu da her ne kadar garip bir davranış olsa da o da ona özgü bir şeydi. Bir süre sonra konuşmaya devam etmesi gerektiğini bildiğinden konuşmaya başladı. " Tekrar aynı şeyi dile getirdiğim için üzgünüm Dean sadece sana yalan söylemediğimi bilmeni istiyorum hepsi bu yani az önceki soruna verdiğim cevap kesin ve gerçekti. Kafanda hiç bir soru işareti kalsın istemediğim için tekrar sile getiriyorum seni kurtardım çünkü seni seviyorum üstelik tüm o olanların sadece söylediklerinle alakası yok için içine kıskançlık girdiğinde nasıl olduğunu bilirsin. Kıskanan kişi ben isem eğer ne olacağını asla tahmin edemezsin" dedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dean Alone
Vampir|Hufflepuf IV. Sınıf
Dean Alone


Balık Keçi
Mesaj Sayısı : 87
Kayıt tarihi : 14/04/11

Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Empty
MesajKonu: Geri: Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...   Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Icon_minitimePtsi 13 Haz. 2011 - 18:33

Hala kendi içinde kendiyle savaşıyordu. Mantığı tüm gücüyle kalbinin sesini bastırmak hatta bir daha asla duyulmamasını sağlamak için çabalıyordu ama kalbi susmamakta kararlıydı. Tuhaftı… Sizi öldürmek isteyen kişiye nefret duyamamak, öfkelenememek aksine kalbinizin kırılması ve üzülmek gerçekten tuhafı… Kalbi onun her dediğine tereddütsüz inanmaya o kadar hazırdı ki… Kalbi her ne kadar onun her dediğine sorgusuz sualsiz hazır olsa da mantığı da her söylediği şeyi yalan olarak algılamakta ve araya girmekte en az kalbi kadar hazırdı. Bu tür durumlara pekte alışık değildi aslında genelde asla kalbiyle mantığı arasında kaldığı görülmemişti. Çünkü o her zaman mantığıyla hareket eden biriydi. Aşka inanmayan biriydi. Tabi bu durum stacy’le karşılaştıktan sonra tamamen değişmişti ama eskiden öyleydi. Her zaman planlı hareket eden biri olmuştu hep ve şimdiye kadar sadece vicdanıyla sorun yaşamıştı. İsabel’i öldürmeye her kalkıştığında vicdanıyla mantığı arasında kalmış sonunda da vicdanına yenik düşmüştü ama şimdiye kadar kalbinin sesi hiç çıkmamıştı. Ve şimdi sanki o konuşmadığı günlerin acısını çıkarmak istermiş gibi avazı çıktığı kadar bağırıyor ve mantığının sesini yok etmeye çalışıyordu. Dean kendi içinde yaşadığı savaşın içinde kaybolup giderken stacy’nin konuşmaya başlamasıyla kendine gelerek onu dinlemeye başladı. Stacy’nin " Ne diyebilirim ki Dean beni genel anlamda şaşırtabilen ilk kişisin '' demesiyle birlikte ister istemez gülümsedi. Bu söylediğine şaşırmamıştı. Dean şu sıralar kendini de fazlasıyla şaşırtıyordu. Son zamanlarda hayatı için plan yapmaması gerçekten şaşırtıcıydı. Ve son zamanlarda kendiymiş gibi davranmıyor olması da baya şaşırtıcıydı. Plan yapmaması, mantığıyla değil duygularıyla hareket etmesi, bildiği güvenli yoldan değil de bilmediği zor yolu tercih etmesi bunların hepsi ama hepsi dean’ın genel olarak asla yapmadığı ve yapmayacağı şeyler arasında yer alıyordu ama son zamanlarda bunların hepsini yapmıştı. Tamamen farklı bir şekilde davranıyordu ve kendini tuhaf hissediyordu.

Stacy’nin ''Bu her ne kadar demin yaptığım her şeye ters düşüyor olsa da normalde böyle biriydim.'' Demesi üzerine yüzündeki gülümseme daha da belirgin bir hal alsa da kafasında normalde böyle biriydim kelimesi yankılanmaya başlamıştı. Normalde… Normalde… Peki dean o normalde nasıl biriydi? Soğuk, umursamaz, az konuşan , İsabel’e oranla daha insaflı olsa da insanlarla uğraşmayı seven, her anını planlı yaşayan, hep mantığıyla hareket eden sinir bozucu biriydi. Her ne kadar şuan tam tersi olsa da ve farklı biriymiş gibi görünse de o normalde böyle biriydi. Stacy ‘nin ''Şu an ise nasıl olduğumu bile bilmiyorum '' demesiyle gözlerini yere devirdi. Onu anlayabiliyordu aslında çünkü oda şuan kendindeki bu değişimlere alışabilmiş değildi. Kendini tanıyamıyordu… Sanki kendi gibi değildi. Ama kendiydi biliyordu. Her ne olursa olsun hala mantıklı davranıyordu ve her zamanki gibi tedbirliydi. Sabırlıydı. Yine soğuktu ve az konuşuyordu ama duygularıyla hareket ediyordu ve insanlarla son zamanlarda pek uğraşmıyordu. Aslında uğraşmaya da pek vakti olmuyordu demek daha doğru olurdu herhalde... Dean tüm bunları düşünürken stacy yine konuşmaya başlamıştı. Dean sessizce stacy’i dinledikten sonra gülmeye başladı. Stacy şaşkınlıkla dean’a bakıyordu ama dean umursamıyordu. Kendine engel olamıyordu elinde değildi gülümsememek bir süre güldükten sonra başını iki yana sallayarak '' Bana hiç öyle şaşkın gözlerle bakma şu halimize bir baksana gerçekten vahim bir durumdayız...'' dedi. Bir süre sessiz kaldı yüzündeki sahte gülümseme hala dursa da yüzünde anlamsız bir ifade vardı ve son derece ciddi bir ses tonuyla ''Kendimi tanıyamıyorum… Gerçekten… Ben tamamen farklı biriydim. Aşka inanamayan, duygusuz, soğuk, plansız hareket etmeyen ve hep mantığıyla hareket eden biriydim. Senin yerinde başka biri olsaydı beni masanın üzerine fırlattığına onu pişman ederdim. Öldürmezdim ama onla işim bittiğinde ölmüş olmayı dilerdi.'' dedi. Sonra gözlerini yerden kaldırarak stacy’nin gözlerine dikti ve '' Sonra sana aşık oldum. Ve her şey bir anda değişti. Hayatımı önceden planlayarak yaşama kısmı tamamen bitti. Plansız yaşamaya başladım. Genel olarak mantığımla hareket etsem de arada duygularıma yenik düşüp onların beni yönetmesine izin verdim. Beni öldürmek istedin ve ben istediğini almana izin verdim… Beni öldürmeye kalktın ama sana sinirli değilim garip diğmi? Sana kızamıyorum… Sana öfkeli değilim. Kin ya da nefret duymuyorum tuhaf… Mantığım yalan söylüyor diye bağırsa da kalbim tam tersini savunuyor hem de avazı çıktığı kadar bağırarak… Daha da tuhafı ne biliyor musun? '' dedi. Uzun süre sessiz kaldıktan sonra derin bir nefes alarak '' Tüm yaptıklarına rağmen sana hala aşığım… İşte en tuhafı bu…'' dedikten sonra gözlerini yere devirerek '' Ve ben ilk defa kalbimle mantığım arasında kalıyorum'' dedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Stacy Venom
Vampir|Slytherin V. Sınıf
Stacy Venom


Terazi Maymun
Mesaj Sayısı : 93
Kayıt tarihi : 26/01/11

Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Empty
MesajKonu: Geri: Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...   Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Icon_minitimePtsi 13 Haz. 2011 - 19:26

Kendini bilinmezliği içinde bulmuştu. Söylemesi gereken her şeyi söylediğini düşündüğü halde hala eksik bir şeylerin olduğunu hissediyordu. İçinde ki kıskançlığı, öldürme isteğini ve ona duygusu sevgiyi dile getirmişti ama neden hala eksik bir şeylerin varlığını hissediyordu. Bu öyle bir garip duyguydu ki var olan sorunlardan bile daha fazla rahatsız ediliyordu onu bu eksik olan şey. Ne olabilirdi ki şu an cevabını bilmiyor olsa da istemsiz bir şekilde ona odaklanıp düşünmeye başlamıştı bile. Ama istemediği bir gerçekti şu an sadece Dean'in söyleyeceklerine konsantre olmak istiyordu inanıp inanmadığını, hala onu sevip sevmediğini öğrenmek. Ne yazık ki çok geçti beyni çoktan düşünce yığınlarını önüne sıralamaya başlamıştı ve o bu yığının içinde ki unutulup giden eksik parçayı bulmakla görevlendirilmişti. Unuttuğu hakkında aklına gelen tek şey çok yakın bir yaşadığı gerçeğiydi. Ama bunu bilmek bile başka bir soru işareti oluşturuyordu kafasın da o da çok yakın bir zaman da yaşadığı bir şeyi nasıl unutabilirdi ki. Bu imkansız bir şeydi, yine de düşünüce mantıklı gelmeye başlıyordu nedense. Sonuçta artık kendinden uzakta yaşadığı dakikaların fazlalığını göz önüne aldığın da unutması şaşılacak bir durum değildi. Sırf bunu düşünerek şimdilik yeni soru işaretini ortadan kaldırmış olsa da sorunu henüz bitmeye yaklaşmamıştı bile. Dean'e boş gözlerle bakmayı sürdürürken birden elini dudağına götürdü ve hemen ardından sanki beynini içinde bir şimşeğin çaktığını hissetti. Gözünü kapattığında ise gözünün önüne gelen kişi Timmy'di. Timmy onu nasıl unutmuştu ki bugün ona yaptığı şey bastırdığı sandığını ona karşı duyduğu tüm öfkeyi de kusmuştu Dean'in canını yakarken. Aslında orada olması gereken kişinin Timmy olması gerektiği gerçeği her şeyi şimdi anlıyordu. Sadece bir yalan ve kıskançlığın sevdiği kişiye zarar vermesi için yeterli bir sebep olmadığı. Onları ilk gördüğünde verdiği tepkiden biraz daha fazlasını göstermesi yeterli olacaktı hepsi bu. Bu benliği ile her şey başa dönse şu an Dean'e hiç bir zarar vermemiş olacaktı gerçeği ondan duyduktan hemen sonra sevgili olmaya devam edeceklerdi, hepsi bu.

İçinde bulunduğu boşluğun için de tüm bunlarla boğuşurken Dean'in hareketlerinde ki farklılığı hissettiğinde ona baktı, gülümsüyordu. Peki ama bu nasıl mümkün olabilirdi ki yaşadıklarından söylediklerinden sonra şu an ona delice kızıp bağırsa daha mantıklı değil miydi ya da ona bir şeyler söylemesi. Tüm bu olanlar ister istemez şaşkın bir ifadeyle ona bakmasına neden olmuştu. Dean konuşmaya başladığında ise surat ifadesi tekrar normal haline dönüştü. Stacy gibi görünmüyor olsa da şaşkın bakışların yerine bu donuk ifadeyi tercih edeceği kesindi. İlk cümlesinden sonra ise o da gülmeye başlamıştı. Sinirleri o kadar yıpranmış bir haldeydi ki gülmesine bahane bulmasına bile gerek duymamıştı. Gülümseme kısa süre sonra kısa süren bir kahkahaya dönüştüğünde " Doğru söze ne denir" dedi. Sonrasında onu dinlemeye devam etmişti ve dediklerinde yine haklıydı Dean. Onun gibi biri Stacy'nin az önce yaptıklarını yapmaktan öte denemeye bile kalksa kesinlikle yardım çağırması gerekirdi. Ama o stacy'e hiçbir şey yapmamıştı hatta ona yardım etmese çoktan ölmüş olacaktı. Onun öldüğü ne dile getirmek ne de düşünmek istiyordu artık ama gerçeklerden kaçılmayacağını çok iyi biliyordu. Yok saymak belki bir nevi işe yarayabilirdi ama Dean'in bu olanları unutmayacağı düşüncesi onda da aynı etkinin oluşmasını sağlıyordu. Onunla göz göze gelip söylediklerine kulak verdiğinde içinde garip bir mutluluk hissi oluşmaya başlamıştı. Ona hala aşıktı tamam kalbi kırık olabilirdi ama onu hala seviyordu. Bu da halen bir şansı olduğunu gösteriyordu. O tüm söyleyeceklerini tamamen bitirdiğin de gözlerinden aslında kimin kazandığını anlamıştı. Kalbi onu hala seven kalbi kazanmıştı mantığına rağmen evet gerçek buydu, olmasını istediği şey. Sıradan yavaşça ayağa kalkarak ona doğru ilerlemeye başladı burun buruna gediklerinde ise onun nasıl bir tepki vereceğini bile umursamadan ona sıkıca sarıldı. Belki onu iterdi ama umurunda bile bile değildi. Kulağına eğilerek " Seni Seviyorum Dean hemde her şeyden daha fazla seviyorum ve üzgünüm gerçekten anını yaktığım için hatta bunun için kendimden nefret ediyorum. Bana ne ceza verirsen razıyım o yüzden eğer istersen bana iyi davranmayı bırakabilirsin çünkü hak ettiğimin ne olduğunu biliyorum " dedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dean Alone
Vampir|Hufflepuf IV. Sınıf
Dean Alone


Balık Keçi
Mesaj Sayısı : 87
Kayıt tarihi : 14/04/11

Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Empty
MesajKonu: Geri: Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...   Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Icon_minitimePtsi 13 Haz. 2011 - 22:20

Dean stacy’nin gülümsemesini sorun etmemişti. İkisinin de sinirlerinin gerildiğini çok iyi biliyordu. Zaten gülümsemeleri hatta kahkahalarla gülmelerinin sebebi mutluluk değil aşırı gerginlikten ve sinirlerinin alt üst olmasındandı. Dean stacy’e söylediklerini düşündü. Ona gerçekten doğruları söylemişti. Dean’la aynı yaşta bir vampiri o onu masanın üzerine fırlattıktan hemen sonra doğduğuna pişman ederdi. Ama stacy’e bir şey yapamıyordu. Elinde değildi. Onu seviyordu, ona aşıktı ve stacy ona ne yapmış olursa olsun ondan nefret edemiyordu. İçinde meydana gelen savaş bitmek üzereydi. Kazanan kalbi olmuştu. Mantığıysa son direnişlerini gerçekleştiriyordu ama nafileydi. Biliyordu… Duyguları mantığını yine alt etmeyi başarmıştı. Çünkü çok iyi biliyordu ne zaman mantığı ve duyguları arasında kalsa genellikle duyguları galip geliyordu. Dean öylece dalıp gitmişken stacy’nin ayakkabılarının çıkardığı sesle kendine geldi. Çok kısa bir süre de onunla burun buruna kalmışlardı. Dean gözlerini stacy’nin gözlerine dikti. Ona karşı olan hislerinin galip geldiğini gözlerinden bile kolayca anlayabilirdiniz bir şey söylemesine gerek yoktu. Çok geçmeden stacy ona sarılmıştı. Dean kısa süre tepkisiz kaldı. Mantığının son direnişleri artık sona ermişti. O cılız ses bir anda yok olup gitmişti. Şimdi kulaklarında sadece aşkının sesi vardı. Ona bir şeyler söylüyordu… Ona onu sevdiğini söylüyordu… Dean’da üzgündü… Tüm bunlar olduğu için üzgündü. Az önce olanları unutmak istiyordu. Bir daha asla hatırlamamak üzere unutmak… Ama Biliyordu bu imkansızdı. Vampirler oldukça geniş bir hafızaya sahipti. Gödükleri ve yaşadıkları hiçbir şeyi unutmuyorlardı. Yüzyıllarca süren hayatlarının her saniyesini, her anını, her dakikasını aklında tutabilecek kadar geniş bir hafızaya… Bu iyi bir şey gibi görünebilirdi ama asla o kadar harika olduğu söylenemezdi. Stacy’nin son söylediklerinden sonra oda ona sıkıca sarıldı. Uzun süre hiçbir şey söylemeden ona sıkıca sarıldıktan sonra dinlendirici ses tonuyla ''Bende seni seviyorum...'' dedi. Bir süre durakladıktan sonra gülümseyerek ''Hım ceza? Sana bir anlık sinirle beni öldürmeye çalıştığın için ceza vermeyi ya da kötü davranmayı planlamıyordum aslında'' dedi. Sonra hafif alaycı bir ses tonuyla ''Ama yinede madem illa bir ceza istiyorsun önümüzdeki birkaç gün boyunca etrafındaki kişilere kötü davranmanı yasaklıyorum. Başkalarıyla uğraşmak yok önümüzdeki üç gün boyunca ders aralarında ve derslerden çıktıktan sonra kimseyle uğraşmadan benim yanıma geliyorsun ve beraber vakit geçiriyoruz hem okuldaki diğer şahsiyetlerde seninle benim sevgili olduğumuzu öğrenmiş olurlar. Şey en azından şüphelenirler ve dedikodu çıkarırlar kısa sürede tüm okul bu dedikoduyla çalkalanır ve senle benim sevgili olduğumu da duymayan kalmaz böylelikle...'' dedi. Onu dudaklarından uzunca bir süre tutkulu bir şekilde öptükten sonra ''Geç oldu artık yatakhanelerimize dönmeliyiz bende şu gömlekten bir an önce kurtulmalıyım. Hadi sana binana kadar eşlik edeyim. Sonra da kendi binama gider şu gömlekten kurtulurum. ''dedi. Stacy’ tamam anlamında başını sallamıştı. Beraber birkaç adım attıktan sonra dean’ın aklına kitapları gelmişti. Stacy’e dönerek ''Kitaplarımı almayı unuttum sen yavaş yavaş ilerle istersen ben kitaplarımı alıp geliyorum.'' dedi. Ve kitaplarını almak için geri döndü.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Stacy Venom
Vampir|Slytherin V. Sınıf
Stacy Venom


Terazi Maymun
Mesaj Sayısı : 93
Kayıt tarihi : 26/01/11

Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Empty
MesajKonu: Geri: Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...   Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Icon_minitimeSalı 14 Haz. 2011 - 16:51

Ona sıkıca sarılmasının ardından Dean hala bir karşılık vermiş değildi. Karşılık ondan gerçekten sarılmasını beklemesi belki de saçmaydı tamam gözlerinde kalbinin kazandığı gösteren bir ifade görmüştü bu kesindi. Ama yine de yaptıklarından sonra ondan sevgi görmeyi istemek belki de çok fazla şey istiyordu. Düşünmüştü de gerçekten çok şey istiyordu. yine de içinde çırpınan küçük bir umut ona yanıldığını söylüyordu. Sonuçta Dean'i diğerlerinden ayıran en önemli şey onu şaşırtması ve ona olan aşkıydı. Yine bir şekilde onu şaşırtacağını söylemişti içinde ki küçük bir ses ve çok geçmeden onun haklı olduğunu anlamıştı. Dean ona sarıldıktan hemen sonra ona daha sıkı bir şekilde sarıldı, bir daha hiç bırakmamak istercesine. Bunu istemiyordu da zaten kendi içinde Dean fark etmeyecek olsa da kendine bir söz verdi. Artık normal sevgililer gibi davranmalarını zamanı gelmemiş miydi tüm kıskançlık ve karmaşa sadece üzülmelerine neden oluyordu ve tabi işin içine Stacy'nin kendini kaybetmesi de eklendiğin de bu acı duygusallıktan öte bir boyuta geçerek fiziksel anlamda da canlarının yanmalarına neden oluyordu. Bunu artık değiştirmeliydi nasıl olacağını konusunda hiçbir fikri olmamasına rağmen bunu değiştirmek için elinden geleni yapacaktı. Ama şimdi onun kolları arasında bunları düşünmek istemediğinden aklının bir köşesine bu düşünceleri not ettikten sonra onun söylediklerine kulak verdi. Hala her şeye rağmen ona iyi davranıyordu bunun altında yatan gerçek aşk değilde neydi ona gerçekten aşık olmasa çoktan arkasına bakmadan giden biri olurdu ya da belki de sadece gitmekle kalmaz önce onun güzelce canına okurdu. Hak ettiği şekilde ama Dean hala kalbinde taşıdığı sevgiyi ona göstermekten vazgeçmiyordu. Bu da bir şeyin kafasına dank etmesini sağlamıştı o sevgiyi hak eden biri olmalıydı zaten bunu aklına yerleştirmişti ve kararlıydı da. Dean'in cezası konusunda konuşmaya başlamasıyla onun gözlerinin içine bakarak dinlemeye başladı. Söyleyeceği her cezaya hazırlıklı gibi görünse de içten içe duyduğu merak onu endişelendirmeye başlamıştı. Ama duyduklarından sonra kendimi kaybetmiş bir şekilde gülmeye başladı " Dean sen ciddi misin? Bana bu yaptığın pek ceza gibi gelmedi de senin bu yaptığın bir katilin önüne yeni kurban vermek gibi bir şey ama olsun ben cezamı sevdim hatta bayıldım. Hatta en son kısma daha çok bayıldım sonuçta sevgili olduğumuz ne kadar çok bilirse bu aramızdaki sorunları bir nebze azaltır " dedi. Sözlerinin ardından bugün hiç beklemediği onu şaşırtan başka bir şey olmuştu. Dean onu tutkulu bir şekilde öpmeye başlamıştı o ise kendini tamamen öpücüğe bırakıp ona karşılık verdi. Oldukça uzun bir süre öpüşmüşlerdi sanki birbirlerin den uzun bir süre uzak kalıpta yeniden bir araya gelen sevgililer gibi. Bu öyle bir şeydi ki hiç bitmemesi istiyordu üstelik biteceğini bildiği halde sadece istiyordu. Bir kaç saniyenin ardından öpüşmeyi bıraktıkların da Dean konuşmaya başlamıştı onu canı sıkkın bir surat ifadesiyle dinlemişti çünkü onu hala öpmek istiyordu. Önce tamam anlamın da başını sallamış olsa da sonrasında onu kolundan tutup kendine çekip ve bir kez daha öptükten sonra " Tamam hadi gidelim " dedi ve birlikte sadece bir kaç adım attıktan sonra kitapları ile ilgili bir şeyler söylemişti. Konuşmadan sadece başını sallayarak kapıya doğru ilerlemeye devam etti.

Kütüphanenin kapısına doğru attığı adımlarını sürdürürken içini garip bir duygu kaplamaya başlamıştı. Hissettiği bu duygu o kadar rahatsız ediciydi ki sadece bir kaç saniye sonra adım atmayı kesmişti. Başta bu rahatsızlık veren hissin ne olduğunu anlamamış olsa da çok geçmeden burnuna gelen kokuyla her şey netlik kazanmıştı. Bu kokunun sahibi gününün berbat bir şekilde başlamasına ve o şekilde devam etmesine neden olan Timmy'den başkası değildi. Ama şu an onunla uğraşmanın ne yeri ne de zamanıydı tam Dean ile her şeyi düzeltmişken o salağın bir şeyler geveleyip tekrar aralarını bozmasına izin veremezdi. Bu yüzden onu görmezden gelmeye karar vermişti tabi bunu yaparken zorlanacaktı ama Dean'i hemen alıp kütüphaneden çıkabilirse her şey bozulmadan olduğu gibi devam edecekti. Başını arka tarafa çevirip sevecen bir ses tonuyla " Dean hadi acele et " dedi, evet acele etmelilerdi o pislik buraya girmeden önce buradan çekip gitmeleri gerekiyordu. Dean'e söylediklerinden sonra başını kapıya çevirerek kıpırdamadan Dean'i beklemeye başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Timmy Taylor
Grryffindor V. Sınıf
Timmy Taylor


Ikizler Maymun
Mesaj Sayısı : 42
Kayıt tarihi : 12/06/11

Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Empty
MesajKonu: Geri: Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...   Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Icon_minitimeÇarş. 15 Haz. 2011 - 17:09

Bugünün de hayatındaki diğer günlerden hiç bir farkı yoktu. Her zamanki gibi sabahın erken saatinde uyanmış ve ufak bir hazırlık aşamasından sonra sınıfa gitmek için odasından ayrılmıştı. sınıfa vardığın da sırasına oturup Profesörün gelmesini bekledi. Çok geçmeden ders başlamıştı ve o derse konsantre olmuş bir şekilde dersi dinlemeye koyulmuştu. Ders sürerken aynı şeylerin bir zaman sonra sıkıcı gelmesinden oluşan duygu yavaş yavaş onu rahatsız etmeye başlamıştı. Bu öyle bir şeydi derse bağlı bir öğrenci olmasa çoktan sınıfı terk ederdi. Ama böyle bir şey yapmamıştı aksine kendini derse bağlayacak bir yöntem getirmişti aklına o da eline bir kalem alıp defterine küçük notlar almak. Bir kaç saniye sonra aklına gelen bu fikir etkisini göstermişti içini saran duygu yavaşça yok olup giderken kafasında sadece dinlediği ders dışında hiç bir şey kalmamıştı. Ta ki kalemini elinden düşürene kadar kalemi almak için eğilmeye çalışırken bir anda Stacy ile göz göze gelmişlerdi. Stacy ona yaptıklarını hatırlıyordu da peşinde koşan o kadar kız varken Stacy'nin tek bir lafıyla ondan hoşlanmaya başlamıştı. Onun da kendisinden hoşlanmaya başladığına o kadar emin olmuşu ki içinde ki duygu gözlerini kör etmeye başlamıştı ta ki Stacy'nin gerçek niyetini öğrenene kadar. O an dediği her şeyi hala çok net bir şekilde hatırlıyordu. hatta şu an beynin için de Stacy'nin sesi yankılanmaya başlamıştı. " Bugün beni eğlendirdiğin için teşekkürler artık yok olabilirsin". Ona ne kadar kolay bir şekilde yok olmasını söylemişti sanki unu yapmak çocuk oyuncağıymış gibi öncesinden sile getirdiği onca sevgi sözcüğüne rağmen bu dediği şey kendini kullanılmış hissetme duygusu içindeki hoşlanma duygusunu bir anlığına yok ederek yerine doyumsuz bir nefret duygusunu bırakmıştı. Sonrasında onu tekrar göl kenarında bulduğun da onu yapacaklarını hayal etmiş ve bunu sile getirmişti ama her şeye rağmen ona hiç bir şekilde zarar verememişti. Ona söylediği tek şey çok yakında tekrar görüşecek olmalarıydı. Daha kalemini eline bile anlamadan bir anlığına Stacy'nin gözlerinin içine baktığında aklında bu düşünceler belirivermişti. Sonrasında ise kalemini eline alıp Stacy'nin başını başka bir yöne çevirmesiyle o da kendini tekrar derse odaklamaya çalıştı. Ama artık işe yaramıyordu onunla göz göze geldikten sonra ders bir anda kafasından uçup gitmişti not alma denemeleri bile hiç bir işe yaramıyordu. Gözlerini dikmiş ona bakarken bir yanda da elindeki kalemi ile uğraşıyordu. Bir kaç saniye sonra nasıl odluğunu bile anlamadan elinde ki kalem ikiye bölünmüştü. İçinde birden oluşan aşkla dolu garip bir nefret duygusu nedeniyle kendini kaybetmiş olmalıydı ki farkında bile olmadan elinde ki kalemi kırmıştı. Kalemin kırılması sesini ise kimse duymamıştı bu belki de şansından kaynaklanan bir durumdu çünkü kalemin kırıldığı anda dersin bitiş zili çalmıştı. eşyalarını toplamaya koyulurken gözü tekrar Stacy'e takıldı herkesin aksine o eşyalarını yavaş bir şekilde toparlıyordu. Bu durum ise aklında bir planın oluşmasını sağladı. Eğer o da biraz yavaş hareket ederse çok geçmeden bu koca sınıfta sadece ikisi kalacaktı. Bir kaç saniye sonra beklediği an gelmişti o sınıftan çıkmak için ilerlediğinde onun bir anda önüne geçerek sınıftan ayrılmasını engellediğinde " Geçen gün sana söylediklerimi bir anlık bir sinirle söylemiştim "dedi. Stacy ise ondan beklenir bir şekilde umursamaz bir karşılık vermiş ve onu önünden çekilmeye zorlamıştı. Ama bu yaptığı onu uzaklaştırmaktan öte daha çok kendine çekmesini sağlamıştı. İçinde oluşan dürtüler nedeniyle onu kolundan sıkıca tutup duvara yapıştırdı. Şu an neredeyse vücutları birbirlerine değecek bir konumdayken " Henüz konuşmam bitmedi Stacy sen dalga geçiyor olabilirsin ama ben senden gerçekten hoşlanıyorum " dedi ve cümlesini bitirdiğinde dudaklarını onunkilerle birleştirdi. Onu öperken kendini kaybetmiş gibiydi bunu uzunca bir süre de sürdürmeye niyetliydi ama Stacy'nin onu itmesiyle beraber tadı damağında kalmış öpücük bozulmuştu. Dahası itmenin etkisiyle geriye doğru düşündüğünden de uzun mesafeye düşmüştü. Stacy ise onu tehdit eden bir kaç kelimenin ardından sınıftan ayrılmıştı.

Düştüğü yerde canı yanıyordu onun bu kadar güçlü bir kız olduğunu bilmiyordu asa hareketi ile bunu yapabilirdi ama onun gibi bir kız onu bu kadar nasıl fırlatabilir ki. Bu düşünce aklına takmak istememesine rağmen aklını kurcalamaya devam ediyordu. sıranın kenarına çarpan kolu ise kanamaya başlamıştı. bu da demek oluyordu ki odasından önce uğraması gereken bir yer vardı revir. Revirde yaralarına baktırdık dan sonra odasına çıkıp kan bulaşmış kıyafetlerin den kurtuldu. aklın da hala Stacy vardı onu düşünmekten neden kendini bir an olsun alamıyordu ki sanki aşk iksiri içmiş gibi hissediyordu kendini ve dahası onu tekrar görmekten çok onunla öpüşmek istiyordu. aklından bunlar geçerken kitaplarını yerleştirmeye başlamıştı. Bugün onunla tekrar öpüşmesinin pekte mümkün olmadığını düşündüğün den ödevlerini yapmaya başladı. Derse o kadar dalmıştı ki havanın kararmaya başladığını bile fark etmemişti. Ödevlerinin tamamını bitirdiğin de daha önce kütüphaneden aldığı kitap gözüne çarptı. Artık kitabı götürme vakti gelmişti belki geçmiş bile olabilirdi. Hızla kütüphaneye doğru ilerlerken kütüphanenin kapısına vardığın da bir an da adımlarını yavaşlattı. İçeri attığı ilk adımda burnuna gelen parfüm kokusunun hemen ardından Stacy ile göz göze gelmişlerdi. Onun üzerinden nasıl bir etki yarattığını bilmiyor olabilirdi ama onun kendi üzerinde bıraktığı etkiyi çok iyi biliyordu. Bu yüzden bir saniye bile beklemeden Stacy'yi kolundan tutup kendine doğru çekti " Seni görmek çok güzel vahşi güzelim dersten sonra yarım bıraktığımız yerden devam edelim" dedi ve onu tutkulu bir şekilde dudaklarından öpmeye başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dean Alone
Vampir|Hufflepuf IV. Sınıf
Dean Alone


Balık Keçi
Mesaj Sayısı : 87
Kayıt tarihi : 14/04/11

Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Empty
MesajKonu: Geri: Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...   Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Icon_minitimeÇarş. 15 Haz. 2011 - 20:56

Dean stacy’nin söylediklerini hatırlayarak gülümsedi. Katilin önüne yeni bir kurban vermek… Bu sözü pek sevmemişti. O daha çok stacy’e bu cezayı verirken daha sık birlikte olmalarını istediği için böyle bir şey söylemişti. Onu gün içinde tahmin edebileceğinden daha çok özlüyordu ve dersler bittikten sonra ödevlere ayırdıkları sürelerin ardından görüşmeleri asla yeterince uzun olmuyordu. Ya da dean’a öyle geliyordu. Ve arada yaşadıkları sorunlar dean’ı gerçekten yıpratıyordu. Stacy’nin onu öldürmeye kalkması, yere fırlatması, scarlett yüzünden sık sık kavga etmeleri ve şu kıskançlık… Tamam kıskançlık konusunu pek fazla sorun etmeyebilirdi ki en çok sorun olan şey buydu ama yine de bu konuda onu anlayabiliyordu. Yine de kıskançlık konusunda bile olsa çok fazla tepki gösterdiğini düşünüyordu. Yani beyaz bir yalan ve karşılığında öldürmeye kalkışmak bu gerçekten fazlasıyla büyük bir tepkiydi. Dean gözlerini masanın üzerindeki kitaplarına dikti. Görünürde bugün ders çalışacaktı ama hiçbir şey düşündüğü gibi olmamıştı. Gözlerini kanlı gömleğine dikti. Ve derin bir iç çekti. Yine ne gündü ama… Şu elan konusu hala kafasını kurcalıyordu. Elan… Gerçekten ona arkadaşça davranmaktan başka ne yapmıştı da elan dean’a karşı farklı duygular beslemeye başlamıştı. Ona düşündüğü şekilde durumu açıklayamamak canını sıkmıştı. Onu böylesine kırmak istememişti. Sonuçta elan onun arkadaşıydı ve her ne kadar göstermese de zeki bir kızdı ve oldukça iyiydi de… Sadece fazlasıyla hayalperestti. Farkında olmasa da fazlasıyla da zararlı biriydi. Stacy’le dean’ın arasını açabilecek kadar hemde… Öte yandan artık stacy’le olan tartışmaları onu fazlasıyla yoruyordu. Neden onlarda diğer normal sevgililer gibi olamıyorlardı ki… Olaysız bir gün geçirmek neden bu kadar imkansızdı. Sadece tek bir gün… Gerçekten çok şey mi istiyordu? Scarlett’ın başını belaya sokmadığı, scarlett’ın ailesinin aptalca işlere kalkışmadığı, stacy’nin kardeşiyle iyi geçindiği ve hiç uğraşmadığı, elan’ın her dersi anlayabildiği, ve hiçbir tuhaf olayın olmadığı sıradan bir gün… Stacy’le beraber kavgasız ve sorunsuz romantik bir gün… Tüm bunlar imkansızdı biliyordu. Hayatının neden bu kadar karmaşık ve zor olmak zorunda olduğunu merak ediyordu. Acaba o mu zorlu şeyleri seviyordu yoksa tüm zorluklar onu mu buluyordu? Dean stacy’nin ona acele etmesi için seslenmesiyle beraber tüm bu düşüncelerinden kurtularak kendine geldi. Düşüncelere fazla dalmış olmalıydı ki stacy onu acele etmesi için uyarmıştı. Sorun değildi. Birkaç saniyede ona yetişebilirdi. Kitaplarını alıp hızlı bir şekilde kütüphanenin çıkışına doğru ilerledi. Birkaç saniye sonra kütüphanenin neredeyse çıkış kapısına kadar gelmişti.

O arada başka birinin sesini ve kokusunu duydu. Bu kokuyu tanıyordu. Stacy’le kavga ettikleri akşam stacy dean’ı ısırıp onun kanını dean’ı fazlasıyla bitkin bırakacak kadar içtikten hemen sonra asasıyla gelmişti ve stacy’yi tehdit etmişti. Stacy’nin yeni kurbanlarından biriydi ve kesinlikle dean bu timmy denen büyücü bozuntusundan nefret ediyordu. Ayrıca duydukları da hiç hoşuna gitmemişti. Adımlarını biraz daha hızlandırdı. Stacy’nin yanına geldiğindeyse öfkeden deliye dönmüştü. Şaşkınlıktan çok büyük bir öfke duyuyordu. Kelimenin tam anlamıyla öfkeden çıldırmış durumdaydı. Sevdiği, deliler gibi aşık olduğu, uğruna ölümü göze aldığı kız başka bir erkekle öpüşüyordu. Daha doğrusu aşık olduğu kızı kendini bilmez bir büyücü bozuntusu öpüyordu demek daha doğru olurdu herhalde ama bunlardan hangisinin doğru olduğu umurunda değildi umurunda olan şey şuan stacy’nin dudaklarında başka bir erkeğin dudaklarının olması ve stacy’e dean’dan başka bir erkeğin dokunmasıydı. Gözlerini büyük bir öfkeyle stacy’e dikerek ''Stacy...'' dedi. Büyük bir öfkeyle onun ne diyeceğini dinlemeden ''Bana bir açıklama borçlusun ama izin ver önce arkadaşınla tanışıyım'' dedi. Öpüşmelerini böldüğü için ona tip tip bakmakta olan timmy’nin yanına gözle görülemeyecek kadar hızlı bir şekilde giderek yakasından tutup sertçe sarstıktan sonra ona kafa atı. Bunun etkisiyle hafif sersemleyip geriye doğru sarsılan timmy’i yere düşmeden yakalayıp onu hızla arkasındaki duvara birkaç saniyede yapıştırarak '' Ne oldu geldiğimi göremedin mi? Yazık.. Gözüne gözlük al belki o zaman görürsün bu arada tanıştırılmadık diğmi? '' Dedi. Timmy’e sert bir yumruk atarak ''Tanışalım ben stacy’nin sevgilisi dean ve tanıştığımıza hiç memnun olmadım bay ahmak '' diyerek timmy’i kitaplıklardan birine fırlattı ve '' Sana bunu ilk ve son kez söyleyeceğim sevgilimden uzak dur yoksa seni öldürürüm.'' dedi. Daha sonra gözlerini stacy’e dikerek '' Aramızda gizli saklı bir şey olmadığını sanıyordum. Açıklar mısın bana bu geri zekalının dersten sonra yarım bıraktığımız yerden devam edelim demekle neyi ima ettiğini gerçi ben tahmin edebiliyorum ama ben kendi tahmin ettiğimi gerçek olarak kabul edersem bu herkes için kötü olur. Tabi en çok timmy için… Bir açıklama istiyorum ama yalansız '' dedi. Kendini toparlamaya çabalayan büyücü bozuntusuna bakarak…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Stacy Venom
Vampir|Slytherin V. Sınıf
Stacy Venom


Terazi Maymun
Mesaj Sayısı : 93
Kayıt tarihi : 26/01/11

Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Empty
MesajKonu: Geri: Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...   Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Icon_minitimePerş. 16 Haz. 2011 - 17:31

İçini saran sıkıntı ve burnuna gelen rahatsız edici koku geçen her saniye katlanarak artırıyordu. Biliyordu sade bir kaç saniye içinde Timmy ile göz göze geleceklerdi ve bu gerçekleştiğin de olacakları tahmin bile etmek istemiyordu. Eğer ders çıkışı yaptığı saçmalığı tekrarlarsa ve Dean bunu görürse kesinlikle onun katili olurdu. Bunun olmasını istemesinin nedeni Timmy'e değer verdiği için değil sevdiği aşık olduğu kişinin başının derde girmesini istemediğinden bu şekil bir istek oluşmuştu içinde. Sırf bu olanları engellemek içinse Dean'e biraz daha acele etmesini söylemişti ama bir gerçeği unutmuştu. Kaderin eğer gerçekleştirmek isteyeceği bir oyunu varsa onu engellemek için hiç bir şeyin mümkün olmadığıydı ki zaten Dean gelmeden kapıdan içeriye giren Timmy ile kaderin çoktan kazandığını anlamıştı. Onunla göz göze geldiklerinden nefret dolu gözlerle ona bakmaya başladı. Bakışlarında nefretin yanında defol git buradan der gibi bir ifade de vardı. Ama o bunu umursamamış olmalıydı ki onu görür görmez ona yaklaşmaya başlamıştı. Aynı sınıfta yaptığı gibi onu daha ne olduğu bile anlamadan kendine doğru çekip bir şeyler zırvaladıktan hemen sonra öpmeye başlamıştı. Öpücüğü hayatında yediği en kötü yemekten bile daha mide bulandırıcıydı. Onu kendinden uzaklaştırma girişiminde bile bulunamadan Dean olanları görmüş ve vereceği en doğal tepkiyi vererek büyük bir sinirle adını haykırmıştı. Onu duyar duymaz Timmy'i kendinden uzaklaştırdı. Ama sonrasında olanlar o kadar hızlı olmuştu ki durdurmak için hiç bir şey yapmamıştı. Timmy uyuz bir ifadeyle Dean'e bakarken Dean umursamaz bir şekilde vampir hızıyla yaptığı ilk hamlenin ardından onunla kavga etmeye başlamıştı. Aslında durum tam olarak kavga bile sayılmazdı daha çok Dean'in Timmy'i dövmesinden oluşan bir durumdu. Ona söyledikleri Timmy'e açıklama bile yapmasına gerek kalmamıştı çünkü Dean çoktan sevgili olduklarını ona söylemişti. Peki ama daha önce neden özellikle de bugün ona sevgilisi olduğunu söylememişti ki bunu yapmış olsa Timmy'nin saçma hareketlerinin hiç birine maruz kalmayacaktı. Ama işte buna sadece kader demenin ne denli doğru olduğunu bilmiyor olsa da yaşamaları gereken her şeyi yaşamalarını gerektiğini biliyordu en azından bu ona öğretilmiş olan buydu.

Dean Timmy ile uğraşmayı kestiğinde onunla göz göz gelmişlerdi ve hemen ardından Dean bir dizi soru yöneltmişti ona. Şu an ne diyeceğini bilmiyordu doğruyu söylese ona zorla bunu yaptığını Timmy şimdiki halinden bile daha kötü bir hale gelecekti belkide Dean'in ellerinde can verecekti. Bir şekilde doğruları çarpıtarak söylemeyi denese bu sefer onu aldatmış gibi bir sonuca çıkacaktı ki aldatıldığını öğrendiğin de sadece Timmy'i öldürmekle kalmaz daha kötüsü Stacy'den nefret etmeye başlar ve bir daha asla bir araya gelemezlerdi. Ne yapacaktı düştüğü bu ikilem düşündükçe daha fazla dibe vurmasına neden oluyordu. Düşünerek içinden çıkamayacağı anladığın da ise kararını vermişti. Gerçekleri olduğu gibi ona anlatacaktı yalan söylemeyecekti zaten yalanı sevdiği söylenemezdi sevdiği tek yalan ailesinin onu cici kız zannetmesi için yaptığı hareketlerden oluşuyordu onun dışın da yalanı olabildiğince hayatından çıkarmıştı. Zaten hayatında yalana ihtiyaç duyduğu da söylenemezdi. Timmy'e doğru iğrenerek baktıktan sonra Dean'in yanına doğru ilerledi ve onun elini tuttu. Tekrar Timmy'e bir şeyler yapmaya çalışırsa en azından onu tutabilirdi bu sayede ya da en azından bunu düşünmüştü. Sonrasında ise onun gözlerini içine bakarak konuşmaya başladı. " Tamam Dean o halde dinle sana yalan söylemeyeceğimi biliyorsun " dedikten sonra kafasının içinde bir kaç saniye de söyleyeceklerini toparladığında kaldığı yerden konuşmasına devam etti. " Timmy'e yaptıklarımı biliyorsun tam olarak detayı bilmiyor olsan da onun canını yaktığımı ve sonra olanları. Her neyse ben o gün Timmy'nin benden nefret ettiğini düşünürken sanırım onun üzerinde bundan biraz daha farklı bir etki yaratmışım. Bugün dersten hemen sonra sınıfta sadece o ve ben varken Timmy önce bana o gün olanlar için üzgün olduğunu söyledi bende onu takmadığımı söyleyip sınıftan ayrılacaktım ki" dedi ve sustu. Boğazının düğümlendiğini hissetti gerçekler her ne kadar doğru seçim olsa da dile getirmesi zor olan bir şeydi. Oluşan sessizliği fazla uzatmadan "Ben adım bile atamadan önüme geçip benden hoşlandığını söyledi ve beni öpmeye başladı. Ben hemen ardından onu itip eğer bir daha böyle bir şey yaparsa onu öldüreceğimi dile getirdim ama görüyorum ki bu hiç bir işe yaramamış" dedi. İşte tüm doğruları olduğu gibi yalansız bir şekilde dile getirmişti. Aynı ondan istediği gibi ve tabi ki kendi karar verdiği şekilde. Şu an tuttuğu elini daha sıkıcı bir şekilde tutmaya başlamıştı. Bir delilik yapmasından o kadar çok korkuyordu ki aklına ona söyleyecek bir şey daha geldi " Bu arada sanırım bende biraz hatalıyım Dean ona bir sevgilim olduğunu söylemem gerekirdi sadece tehdit ederek sınıftan ayrılmamalıydım".
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Timmy Taylor
Grryffindor V. Sınıf
Timmy Taylor


Ikizler Maymun
Mesaj Sayısı : 42
Kayıt tarihi : 12/06/11

Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Empty
MesajKonu: Geri: Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...   Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Icon_minitimePerş. 16 Haz. 2011 - 21:12

Dudaklarını stacy’nin dudaklarında hissetmek harika bir duyguydu. Nedenini tam olarak bilemediği bir şekilde ona doğru çekiliyormuş gibi hissediyordu kendini… Dolgun dudaklarını dudaklarında hissetmek tarif edilemez bir duyguydu. Onun yanında olmak tuhaf bir duyguydu. Neden bilmiyordu ama tuhaftı işte onu görmediği sürece stacy aklının ucundan bile geçmiyordu ama onu gördüğü anda da aklına giriyor ve onu görebildiği sürece aklından çıkmıyordu. Bu yüzden gerçekten tuhaftı. Ondan hoşlanıyordu. Güzel ve bir o kadar da çekici bir kızdı. Şu sivri dili olmasaydı daha da çekici olabilirdi belki ama bu haliyle de yeterince muhteşem gözüküyordu. Timmy stacy’i öperken bir anda durmak zorunda kalmıştı. Davetsiz misafirlerden gerçekten nefret ediyordu. Ne zaman nerede olmaları gerektiğini bilmiyorlardı ve şuan ki durumlarına bakılırsa zamanlamaları da gerçekten berbattı. Gözlerini bu harika anı bölen kişiye dikerek ona defol git buradan dercesine baktı. Stacy’le yalnız kalmak istiyordu. Ne kadar çabuk buradan giderse onun için o kadar iyi olacaktı. Stacy’e oldukça sinirliydi. Ses tonunda bunu zorda olsa anlamıştı. Karşısındaki çocuğa bence belanı arama diyen gözlerle uzun süre baktı. Karşısındaki aptal hala konuşuyordu. Onunla tanışmak istediğini kim söylemişti ki ? Onunla yada başka biriyle tanışmak istemiyordu. Tek istediği şey buradan bir an önce çekip gitmesiydi. Eğer kendi isteğiyle gitmezse onu zorla buradan çıkaracaktı. Tam artık sesli bir şekilde düşündüklerini dile getirmek için ağzını açmak üzereydi ki karşısındaki bir anda nasıl olduysa burnunun dibinde belirivermişti. Bunu nasıl yapmıştı ?

Herhalde insanın istemediği ot burnunun dibinde biter sözü bunu anlatıyordu. Gerçekten öyleydi. Timmy yüzünde oluşan büyük bir acıyla geriye doğru savrulmuştu. Nasıl olmuştu da bu hareketini görememişti.O kadar hızlı hareket ediyordu ki karşılık vermekte zorlanıyordu. Kendini bir anda duvarda bulmuştu. Kendine gelmeye ve olanları kavramaya çalışırken suratına birde yumruk yemişti. Onunla uğraşan bu aptal bunu ağır ödeyecekti. Tüm o olanların içinde sadece tek bir şey , tek bir söz dikkatini çekmişti. Stacy’nin sevgilisi olduğunu söylediği kısım diğer söyledikleri tamamen önemsizdi. Buna inanamıyordu. Stacy’nin bir sevgilisi mi vardı? Gerçekten var mıydı ? Peki bunu neden hiç timmy’e söylememişti. Bu doğrumu diyen gözlerle stacy’e baktı. Fakat bu bakışma oldukça kısa sürmüş ve bir anda kitaplığa sertçe çarptıktan sonra kendini yerde buldu. Onu tehdit etmişti fakat bu tehdidi çokta umurunda değildi. İlk başlarda ona engel olamamıştı. Ama kendini toparlar toparlamaz bu yaptıklarının hesabını soracaktı. Canı fazlasıyla acıyordu. Ama siniri ve şu karşısındaki ucubeye karşı olan öfkesi canının acısını bastırıyordu. Sinirli bir şekilde hızla ayağı kalktı. Ve asasını çekti. Stacy’nin olayları anlatış tarzıyla ufak bir şok daha yaşamış olsa da dikkatini karşısındaki ucubeye vermesi çok zamanını almamıştı. Timmy’den iğrenircesine anlatıyordu her şeyi ne yani bu kadar kötü mü öpüşüyordu ya da şu karşısındaki ucube de olup ta timmy’de olmayan şey neydi? Onun timmy’e zarar vermesinden korkuyormuş gibi davranıyordu. Tamam başta hızlı hareket ettiğini düşünmüştü ve onu kitaplığa fırlatabilecek kadarda güçlü olabilirdi ama yenilmez ya da ölümsüz değildi. Onu kolaylıkla yenebilirdi. 1-0 o ucube önde başlamıştı ama scor her an değişebilirdi. Asayı dean adlı ucubeye doğrultarak '' Aman ne hoş… Aranızdaki kara kedi ben mi oluyorum bu durumda? Tamam eğlenceliymiş. Ben seve seve aranızdaki kara kediyi oynarım.'' dedi. Dean’a sinsice gülümseyerek '' Ve aranızdaki kara kedi olarak belirtmeliyim ki aranızdan çıkmaya hiç niyetim yok '' dedikten sonra '' Sersemlett'' diye bağırdı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dean Alone
Vampir|Hufflepuf IV. Sınıf
Dean Alone


Balık Keçi
Mesaj Sayısı : 87
Kayıt tarihi : 14/04/11

Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Empty
MesajKonu: Geri: Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...   Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Icon_minitimePerş. 16 Haz. 2011 - 22:47

Dean büyük bir sabırsızlıkla stacy’nin açıklamasını bekliyordu. Bu durumu nasıl açıklayacaktı merak ediyordu. Genel olarak olanları tahmin edebiliyordu. Fakat ısrarla stacy’den bir açıklama istiyordu. Çünkü eğer kafasındaki kurguya inanırsa ki kurguları genel olarak en kötü ihtimallerden oluşurdu ve çoğunlukla tahmin ettikleri doğru çıkardı. Tabi şuan doğru olmaması için belli etmese de içten içe dua ediyordu. Eğer yarattığı kurguya inanırsa stacy’le aralarındaki her şey biterdi ve timmy asla sabahı göremezdi. Sonuçları ne olursa olsun yapacağı son şey bile olsa timmy kesinlikle ölürdü ve stacy onu aldatmanın bedelini ağır öderdi. Stacy’nin ilk cümlesinden sonra gözlerini kısa süre yere devirerek düşündükten sonra gözlerini bir an için timmy’e dikti. Ve derin bir nefes alarak stacy’e odaklandı. Yalan söylemeyeceğini umuyorum dercesine stacy’nin gözlerine baktı. Çünkü ona eğer böyle bir konuda yalan söylerse aldatıldığını düşünecekti. Ki bunu düşünmesi için şuan bile önünde yeterince neden vardı. En başta şu timmy denen büyücü bozuntusunun söyledikleri olmak üzere bir sürü neden sıralanabilirdi. Öpüşmeleri de en başta gelen ikinci neden olurdu. Stacy tekrar konuşmaya başladığında tüm dikkatini ona vererek onu dinlemeye başladı. Konuşmaya dean’ın genel olarak hiç tercih etmediği şekilde başlamıştı. Lafı dolandırıyor ve çeşitli kelime oyunları yapıyordu. Ve bunun iki açıklaması vardı. Ya nasıl açıklayacağını bilmiyordu bu yüzden bocalıyordu ya da yalan söylemeye hazırlanıyordu. Her iki seçenekte şu an için yeterince kötüydü. Evet evet Timmy’nin stacy’nin yeni kurbanı olduğunu biliyordu ve onunla baya uğraşmış olmalıydı ki o akşam yani kavga ettikleri başka bir akşamüzeri elinde asasıyla çıkıp gelmişti. Bu öğrenmek istedikleri arasında yer almıyordu zaten o burada neler olduğunu ve bugün aralarında başka neler olduğunu öğrenmek istiyordu. Stacy’e Timmy’nin senin bir ara uğraştığın kurbanların arasında yer aldığını ve onu sana asa çekecek kadar çıldırttığını bende biliyorum zaten artık benim öğrenmek istediğim konuya gelebilir miyiz? Dercesine baktı. Stacy bunu anlamış olacaktı ki kem küm ederek de olsa sonunda asıl konuya gelebilmişti. Dean stacy sabrım tükenmeye başlıyor ama dercesine kaşlarını çatarak açıklamasını dinlemeye devam etti. Lafı dolandırması onu her geçen saniye daha da çıldırtıyordu.

Çünkü her geçen saniye ya sana yalan söyleyecek ki bu seni aldattığının bir işareti yada o kadar kötü bir şey olmuş ki sana açıklamakta bu kadar zorlanıyor diye mantığı sürekli konuşup duruyordu. Stacy sonunda ağzındaki baklayı çıkardığında siniri ve öfkesi bir kat daha artmıştı. Stacy’nin bunu söylemek için lafı neden bu kadar dolandırdığını ve zorlandığını şimdi daha iyi anlıyordu. Gözleri bir anda koyu kızıl olmuştu. Ve yüzünde öfkeden deliye döndüğünde oluşan o ürkütücü gülümsemesi belirmişti. Stacy eğer dean’ın elini tutarak onu durdurabileceğini sanıyorsa feci şekilde yanılıyordu. Soğuk ses tonuyla ''Demek bu büyücü bozuntusu seni bugün öptü ve ben bunu yeni öğreniyorum öylemi?'' diye sordu. Dean’ın öfkeden delirdiği zamanlar genelde çok nadirdi. Ve şuan kesinlikle o nadir zamanlardan biriydi. Dean stacy’den bir cevap beklerken araya bay ahmak girmişti. Timmy’nin ilk sözlerinden sonra ''Evet ama ben kedileri pek sevmem benim hayatımdaki kedilerin ömrü oldukça kısa olmuştur hep bilmem anlatabildim mi ama sen illa kara kediyi oynamak istiyorsan bende kedileri katleden kötü kalpli büyücü seve seve olurum. '' dedi. Koyu kızıl gözleri hala stacy’nin gözlerine bakıyordu. Timmy’nin ikinci cümlesinden sonra gülümseyerek '' Merak etme kedileri katleden kötü kalpli büyücü büyük ihtimalle bu sorunu halledicektir.'' dedi. O sırada Timmy’nin büyü yaptığını duydu kızıl gözlerini ilk defa onun gözlerine dikerek ona büyük bir öfkeyle bakarak gülümsedi. Sersemlet büyüsüyle birkaç adım geriye savrulan dean kısa sürede gözle görülemeyecek bir hızla stacy’nin yanına gelerek ''Ah harika demek işi daha da eğlenceli bir hale getirmeye karar verdin. Tamam öyle olsun… Biraz eğlenelim. Senin oyunun benim kurallarım herkes istediği şekilde dövüşebilir büyü yapmak pek benim tarzım değil de…'' dedi. Ve timmy yine büyü yapmıştı ama bu sefer ıskalamıştı. Dean gözle görülemeyecek kadar hılı bir şekilde Timmy’nin yanına giderek onun yakasına yapıştı. Ve gülümseyerek ''Sana söz veriyorum bu eğlenceli oyunun çabuk bitmemesi için elimden geleni yapacağım.'' diyerek timmy’nin suratına sağlam bir yumruk geçirdi ve bir tane daha… ''Ne oldu timmy oyunumu sevmedin mi? Oysa yeni oynamaya başlamıştık hadi ama büyü yap böyle hiç eğlenceli olmuyor'' dedi. Ve bir yumruk daha attıktan sonra onu karşıdaki duvara fırlattı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Stacy Venom
Vampir|Slytherin V. Sınıf
Stacy Venom


Terazi Maymun
Mesaj Sayısı : 93
Kayıt tarihi : 26/01/11

Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Empty
MesajKonu: Geri: Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...   Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Icon_minitimeSalı 21 Haz. 2011 - 19:56

Dean'in sorduklarına zorlansa da sonunda cevap verebilmişti. Ama içi rahat etmiş miydi hayır anlattıklarından sonra aksine kendini daha kötü hissetmeye başlamıştı. Çünkü biraz dan olacak olan şeyleri düşünmek sadece korku hissetmesine neden oluyordu. Evet korkuyordu ama Timmy'nin zarar göreceğin den değil Dean'in ona verdiği zararların sonunda başlarına gelecek şeyler korkutuyordu. İkisi de en iyi ihtimalle azkabana atılırlardı iyi diyordu çünkü öldürülme gibi bir durum da söz konusu olabilirdi. Üstelik vampirlerden nefret eden cadı ya da bir büyücünün eline düştükleri vakit ölüm kaçınılmaz bir son olurdu onlar için. Ama kokusu tam olarak ölmek ya da başka bir şekilde cezalandırılmakta o sadece Dean ile ayrı kalmak zorunda kalmaktan korkuyordu. Timmy gelmeden önce konuştukları son şey olan cezasını çekmek bir dakika bile Dean'in yanından ayrılmak zorunda kalmamak istiyordu. Keşke keşke şu an okulda olmasalardı işte o zaman Timmy'yi Dean öldürse bile hiç bir sorunları olmaz hayatlarına devam ederlerdi. Gerçi okulda olmasalar Timmy Dean'in elinde can verecek bile yaşayamazdı ya bu da yadsınamaz bir gerçekti. Onu daha ilk öpüştükleri andan sadece bir kaç saniye sonra kafasını gövdesinden ayırarak öldürürdü. Bunu en ufak bir vicdan azabı çekmeden yapardı. Zaten onun için neden üzülmesi gereksindiki o sadece hayatına giren oyuncaklardan biriydi eğlenirken güzel ama eğlence den sonra peşine takılıp canını sıkan bir oyuncak. İşte bu Stacy'nin gözünde Timmy'nin tanımıydı. Tüm konuşması boyunca ve sonrasında Dean'in elini bir an olsun bırakmamıştı onu durdurmak için bunun yeterli olmayacağı biliyordu ama yine de denemeliydi bir şekilde tüm düşündüğü kötü şeylerin gerçekleşmemesi için yapması gereken bir şeydi bu. Bir kaç saniyenin ardından Dean tüm öfkesini kusmaya hazır bir şekilde soğuk bir ses tonuyla konuşmaya başlamıştı. Ona cevap vermek için tam konuşmaya hazırlandığın da Timmy araya girmişti. İster istemez içinden "Bu çocuğun derdi ne gerçekten fazlamı aptal yoksa canına mı susamış " dedi sonrasında ikisi arasında geçen kısa konuşmayı dinlemek zorunda kalmış en azından sadece konuşuyor olmaları iyi bir şeydi tabi sadece şimdilik. Konuşmaların bittiği sandığı anda " Dean sana bunu nasıl söylememi bekliyordun ki yani bugün olanlardan sonra" diyip cümlesini tamamladığı anda gözü bir anda Timmy'e kaydı. Timmy şu an hayatının son dakikaları yaşamak istercesine en büyük aptallığı yapmış ve asasını çıkararak Dean'e büyü savurmuştu. Artık bu saniyeden itibaren olanları nasıl düzeltebileceği konusunda gerçek bir çıkmaza girmişti.

Şu an sessiz ve tepkisiz bir şekilde bir şeyler düşünmeye çalışırken Dean vampir hızında hareket ettiğinden ötürü Timmy'ye söyleyeceği her şeyi söylemiş ve onu sonunda duvara fırlatmıştı. Hemen bir şeyler yapmazsa Dean sahip olduğu öfkeyle birlikte şu an onun canını almakta tereddüt dahi etmeyecekti. Hızlı bir şekilde Dean'in önüne geçip onu kolundan kavrayıp Timmy'den uzak bir yere çekiştirdikten sonra onu duvara dayadı. " Dean yeter artık lütfen onu öldüreceksin ölmesi umurumda bile değil biliyorsun ama şu an mantığını bir şekilde araya sokup mantıklı düşünemez misin? Bu yaptıklarından sonra bize ne olacağını tahmin edebiliyorsun her halde o yüzden lütfen dur sensiz olmak istemiyorum" dedi. Ama söylediklerinin ne kadar işe yaradığını bilmiyordu çünkü şu an Dean'in gözlerindeki öke kendi içinde ki yaratıkla aynı güçteydi. Gözleri asla tekrar aynı rengini almayacakmış derece kızıl ve öldürücü bakışlara sahipti. Çok geçmeden söylediği sözlere dahi aldırmadan elleri arasından kayıp gitmiş ve Timmy'nin üzerine yürümeye başlamıştı. İşte o an daha önce kullanmaya bir kez bile ihtiyacının olmadığı annesinin hediyesi boynunda taşıdığı zaman döndürücü aklına geldi. Annesini doğum gününde hediye ettiği belki de şimdiye dek aldığı en garip hediyeydi zaman döndürücü ve şimdiye kadar bir kez bile ne kullanmış ne de böyle bir şeyi aklına getirmişti. Ama şimdi içinde bulundukları bu durumdan çıkmanın başka hiç bir yolu yok gibi görünüyordu. Elini boynundaki kolyeye götürerek zaman döndürücüyü harekete geçirdi.

Zamanda geriye gider gitmez kitaplıklarından birinin arkasına saklandı. Zaman dönürücüyü hiç kullanmamış olsa da nasıl kullanılacağı ve kurallarını çok iyi biliyordu. Şu an kesinlikle kendisine görülmemeleri ve kendisi Dean'in yanında olduğu sürece onun da görmemesi gerekiyordu. Bir kaç dakika daha kitaplığın arkasına saklandıktan sonra konuşmaya daldıkları an vampir hızıyla kütüphaneden ayrıldı ve kapıda Timmy'i beklemeye başladı. Ama yine de şu an sanki onu beklemiyormuş da kütüphaneden bir arkadaşının beklemesini bekliyormuş gibiydi. Çok geçmeden Timmy görünmüştü etrafta hiç kimsenin olmamasından cesaret alarak onu yine öpmeye yelteneceğini tahmin ettiğinden kendini hazırlamıştı. Timmy yanına gelir gelmez onu kolundan tutmuş ve gene aynı cümleleri sarf etmişti. Tek farkla bu sefer öpmeye yeltenir yeltenmez Stacy onu kolundan tutarak duvara yapıştırıp " Timmy bugün derste olanlar seni tatmin etmedi sanırım sana bir daha karşıma çıkmaman gerektiğini ve bana bir daha dokunmamanı söylemiştim. Ama sen geçmiş karşıma yine bir şeyler zırvalayarak beni öpmeye çalışıyorsun her ne düşünüyorsan bundan vazgeç benim bir sevgilim var senin gibi birinin asla yerini dolduramayacağı biri bu yüzden ondan ya da benden sana bir zarar gelmesini istemiyorsan benden uzak dur. Yeterince yakışıklısın peşinde koşan kızlarda var sevgili bulmakta fazla zorluk çekmezsin " dedi. Tehditkar bir tavırla en azından bu söylediklerinin işe yaramasını umuyordu şayet eğer yaramazsa onu buradan sürükleyerek bahçeye atması gerekecekti ki bundan sonra birde unutturma büyüsü ile uğraşması gerekecekti. Ama neyse Timmy'nin dediklerinden sonra rahat bir nefes almıştı artık zaman döndürücüyü kullanarak ait olduğu zamana dönebilirdi. Dean'in kitaplarını almak için geri döndüğü zamana.

Dean kitaplarını almak için yavaşça yanından uzaklaşırken o kapıya doğru ilerlemeye başlamıştı. Onu rahatsız eden Timmy'nin kokusunu algılamış olsa da koku giderek uzaklaştığından sonunda rahat bir nefes almıştı. Bir kaç saniye sonra Dean yanına geldiğinde " Sonunda geldin uyuşuk sevgilim hadi gidelim" dedikten sonra onu yanağından öptü ve hemen ardından koluna girip birlikte kütüphaneden ayrıldılar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Timmy Taylor
Grryffindor V. Sınıf
Timmy Taylor


Ikizler Maymun
Mesaj Sayısı : 42
Kayıt tarihi : 12/06/11

Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Empty
MesajKonu: Geri: Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...   Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Icon_minitimeÇarş. 22 Haz. 2011 - 19:33

Kedileri katleden kötü büyücü Dean'in bu tanımlaması ona hem oldukça çocukça ve bir o kadar da aptalca gelmişti. " Kedilerin katleden büyü ha iyimiş ama bilirsinki kediler dokuz canlıdır yani başına bir şeyler gelmeden beni dokuz kere öldürmeyi başarabilecek misin?" dedi. Cümlesini hemen ardından büyüsünü yapmıştı. Dean büyünün etkisiyle geriye doğru savrulmuştu ama büyü ile karşılık bile vermeden kendini bu denli çabuk toparlamış olması oldukça garipti. Sonuçta hiç bir büyücü kendini böyle bir büyüden asası ile korunmadan kolayca toparlayamazdı. Üstelik normal bir insandan beklenilmeyecek şekilde hızla Stacy'nin yanına gitmeyi başarmıştı. Bu da onun hakkın da ister istemez farklı şeyler düşünmeye başlamasına neden oluyordu. Artık sıradan bir büyücü olduğu konusunda derin bir şüpheye düşmüş ve bunlarla kafasını kurcalamaya başlamıştı ki Dean konuşmaya başlamıştı. " Tamam bana uyar ama ben büyücülere yakışır bir biç,imde kavga etmekle ilgileniyorum senin gibi yumruk yumruğa dövüşen muggle özentilerinden biri değilim " dedi. Asa ona doğrultmuş bir şekilde "Levicorpus" dedi ama ıskalamıştı. Aslında böyle bir mesafeden ıskalaması imkansızdı ama Dean bir şekilde bu büyüden sıyrılmayı başarmıştı. Bu durum sadece az önceki düşüncelerini desteklemenin dışında onda hiç bir etki yaratmamıştı. Sonrasında olanlarda aynı şekildeydi Dean gözle görülemeyecek bir biçimde onun yakasına yapışmış ve konuşmaya başlamıştı. Sözleri bittiğinde ise ona yumruk atmaya başlamıştı. Yumrukları her ne kadar inanmak istemese de ona çok fazla acı veriyordu. Zaten bir kaç saniye sonra yüzünden kanlar akmaya başladığın da ani bir refleks gibi " Sende nesin böyle diye " haykırmıştı. Sonrasında ise okulda ki dedikodulardan duyduğu bir şeyi anımsadı o da bazı öğrencilerin vampir olduklarıyla ilgiliydi. Ama şimdiye dek konuşulanlara bir kez bile inanmamıştı ta ki Dean'in yaptıklarını görene kadar. Ondan aldığı bir kaç darbeden sonra duvara yapışmasının onda doğurduğu acıyla neredeyse tüm kemiklerini kırıldığını hissetmişti. Ama yine de hiç bir şey yapmadan sadece olanları izleyerek ölümle tanışmak gibi bir durumu kesinlikle kabul edemezdi. Bir şeyler yapmalıydı ama ne asası fırlatılmanın etkisiyle ondan oldukça uzak bir mesafeye düşmüştü. Dean'in konuşmalarına ise gülmekten kendini alamamıştı nedense hissettiği onca acıya rağmen hala gülüyordu. " Şimdi anlıyorum büyüye neden gerek duymadığını seni iğrenç yaratık demek bir vampirdin öyle mi ve sırf eşit şekilde dövüşmemek için vampir güçlerini sergiliyorsun. Ne o yoksa kız arkadaşının gözleri önünde madara olmaktan mı korkuyorsun" dedi. Sözlerini onu kızdırıp kızdırmaması umurunda bile değildi belki şu an ona fiziksel bir zarar veremez durumda olabilirdi. Ama bu bile sessiz bir şekilde yaşaması için yalvarmasını gerektirmiyordu.
..................................................................................................................................................................
Elinde kitabı ile birlikte kütüphaneye varmasına çok az kalmıştı. Görüntüsü her ne kadar aklı derste bir öğrenciyi andırıyor olsa da onun kafasının için de şu an sadece tek bir isim vardı Stacy. Onu tekrar görmek dudaklarını tekrar hissetmenin dışında hiç bir şey düşünemiyordu şu an. bu ona o kadar da garip geliyordu ki ona aşık olup olmadığından bile emin değildi tek bildiği onu görme istediğinin yanında onu tutkulu bir şekilde öpmesi. Kafası karışıktı o her ne kadar bunları istiyor olsa da Stacy'nin öpüştükleri andan itibaren yaptıkları söyledikleri aklına geldi. Onunla sadece oynamıştı hepsi bu üstelik onunla daha ilk konuşmalarından onun nasıl biri olduğunu biliyordu. Yani böyle bir durumun içine girmek onu şaşırtmamalıydı aslında ama yine de asıl inanamadığı şey onun nasıl olduğunu bile bile itiraz dahi etmeden ona bu şekilde davranmasına izin vermesiydi. Bu zavallı olduğunu mu yoksa Stacy'nin birilerini oyuncağa çevirme konusunda oldukça yetenekli biri olduğunu kanıtlıyordu? Her iki şekilde de bildiği tek şey gerçeğin ne odluğunu bilmemesiydi. Adımlarını hızlandırmış bir biçimde kütüphaneye sadece bir iki adım kala Stacy'yi gördü. Onu görür görmez nedense bütün düşündüğü olumsuzluklar kafasının içinde bir an da yok olmuştu. Kalan tek şey ise onu delice isteyen duygularıydı. Ona yaklaştığı anda Stacy'yi kolundan kavrayıp " Seni görmek çok güzel vahşi güzelim dersten sonra yarım bıraktığımız yerden devam edelim" dedkten hemen sonra onu öpme girişimde bulunmuştu. Ama ne yazık ki bunu başaramamıştı Stacy onu kolundan tutarak duvara yapıştırdıktan hemen sonra konuşmaya başlamıştı. Söylediği her şey içinden onunla ilgili bir şeyleri koparıyor gibiydi sanki. Dersteki gibi tehdit etmeye benzemiyordu söyledikleri çünkü söylediği tek şey başka birine ait olduğuydu. Böyle bir durumda ısrar etmenin ona hiç bir fayda getirmeyeceğini bildiğinden onun kolundan kurtulduktan sonra " Bana bunu baştan söyleyebilirdin Stacy bir sevgilin olduğunu tehditler hiç bir şey beni senden uzaklaştırmakta etkili olamazdı tabi ki bunun dışında bir ilişki de üçüncü şahıs olmak hiç bana göre değil sana iyi eğlenceler. Bu arada madem bir sevgilin var başına bela istemiyorsan bence sen kullandığın oyuncaklara dikkat etmelisin " diyerek onun yanından ayrıldı. Ondan olabildiğince uzaklaşmak istediğinden kitabı kütüphaneye götürme girişimde bile bulunmamıştı. Yaptığı tek şey hızla odasına ilerlemek oldu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dean Alone
Vampir|Hufflepuf IV. Sınıf
Dean Alone


Balık Keçi
Mesaj Sayısı : 87
Kayıt tarihi : 14/04/11

Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Empty
MesajKonu: Geri: Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...   Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar... Icon_minitimeÇarş. 22 Haz. 2011 - 22:15

Muggle özentisi… Kulağa acayip geliyordu ama bu fikre alışabilirdi. Sonuçta muggle hizmetçileri vardı ve yaz tatillerinde uzaktan akrabaları maria teyzesinin ısrarıyla ( emir demek daha doğru olurdu. ) Etraftakiler tarafından tuhaf karşılanmamak için tam bir muggle gibi yaşıyorlardı. Evde büyü yapmak vampir hızında ortalarda koşuşturmak kesinlikle yasaktı. Hatta sırf bu yüzden muggle hizmetçileri vardı. Sanki isteler hepsini büyüyle halledemezlermiş gibi… Etraftan iki çocuğun koca bir malikanede yalnız yaşıyor olmalarına rağmen etrafın bu kadar düzenli ve temiz olması tuhaf karşılanabilirmiş… Kimin umurundaydı ki? O tuhaflığı da tek bir büyüyle unutturabilirlerdi sonuçta ama yine de dean 40 yılda bir onları ziyarete gelen maria teyzesinin sözünü dinleyerek eve birkaç hizmetçi almış ve normal (aslında tam olarak normal denemez muggleları isabel’in hışmından koruyacak diye canı çıkıyor ve sürekli büyü gücüyle vampir güçlerini kullanmak zorunda kalıyordu.) bir hayat sürmeye başlamışlardı. Ama timmy’e kafa göz dalması kesinlikle muggle olarak yaşamaya alıştığı yada muggle özentisi olduğu için değildi. Ona muggle yöntemiyle karşılık veriyordu çünkü sinirini büyü savurarak çıkaramıyordu. Bir düello da yada eğlence amaçlı birileriyle uğraşırken asa evet kesinlikle kullandığı bir şeydi. Tam bir büyücü gibi davran ve bırak karşındaki aptal kazanabileceğini sansın düşüncesiyle hareket ediyor ve oldukça eğleniyordu. Üstelik büyü yapmayı da seviyordu ama gerçekten sinirden deliye döndüğü zamanlarda asa kullanmak kesinlikle ona göre değildi. Kendi ellerinle karşındakinin yüzünü dağıtmak varken hanım evladı gibi büyü sallamak kesinlikle sıkıcıydı. Timmy’nin bu saçma lafları üzerine sadece ürkütücü bir şekilde gülümsemeyle yetinmişti. Zavallı timmy… Gerçekten zavallı bir ahmaktı. Dean’ın neden büyü kullanmadığını çözemeyecek kadar hemde… Gözleri stacy’e kaydı. Durumu çoktan anlamıştı. Büyü kullanarak sıkıcı bir şekilde beklemektense dean’ın eğlenceli yolu seçerek ona kafa göz dalmayı tercih edeceğinden emindi ve tuhaftı ama gözlerinde korku görüyordu. Gerçekten de korkuyordu. Fakat dean bunu pekte önemsememişti. Ve vampir hızıyla timmy’nin yakasına yapışarak ona yumruk atmaya başlamıştı.

Timm’nin ikinci savurduğu büyüden dean’ın nasıl kurtulduğu konusunda büyük tereddütleri vardı. Hala… Buda timmy’nin ne kadar aptal olduğunun bir göstergesiydi. Timmy’nin Dean’ın vampir olduğunu anlaması için daha ne yapması gerekiyordu bilmiyordu. Gözleri maviyken koyu kızıla dönmüştü. Normal bir büyücüden daha hızlı hareket ediyordu ve kesinlikle oldukça sert vuruyordu. Hala dean’ın normal bir büyücü olmadığını göremiyorsa dean’ın yapabileceği bir şey yoktu. Bir avazı çıktığı kadar ben vampirim boşuna büyü yapmaya uğraşma diye bağırmadığı kalmıştı neredeyse… Timmy’nin sorusu üzerine soğuk ve bir o kadar ürkütücü bir şekilde gülümseyerek ''sence? '' diye sormuştu gayet sinirli bir ses tonuyla… Daha sonraysa onu duvara fırlatmıştı. Kaburgalarının kırılma sesini duyabiliyordu. İnsana huzur veren bir melodi gibiydi. Yüzündeki ürkütücü gülümseme daha da belirginleşmişti. Timmy’nin acı içinde kıvranırken söylediği saçma sözlerden sonra ürkütücü gülümsemesini koruyarak gayet soğuk bir ses tonuyla ''Demek sonunda anlayabildin bay ahmak dur hayır bay aptal demek daha doğru olabilir. '' dedikten sonra gülerek '' beni gerçekten güldürüyorsun jetonun 4444 köşeli falan herhalde… Vampir olduğumu anlaman o kadar uzun sürdü ki… Maviyken birden koyu kızıla dönüşen gözlerime gözle görülemeyecek kadar hızlı hareket etmeme ve oldukça sert vurmama rağmen '' dedikten sonra gözlerini timmy’nin gözlerine dikerek '' gerçekten benden adaletli davranmamı bekleyecek kadar aptal olduğunu düşünmüyordum doğrusu üstelik sevgilimi öpüşünü gördükten sonra… Sen gerçekten aptalsın hala benden merhametli yada adaletli olmamı beklediğine göre ' 'dedikten sonra başını iki yana salladıktan sonra '' Ayrıca sevgilimin önünde beni küçük düşürmek senin asla başaramayacağın bir şey ama eğer yaşarsan ki ben hiç ihtimal vermiyorum eğer yaşarsan daha sonra bir ara asalarla da kapışırız tam bir büyücü gibi '' dedi. Dean timmy’e doğru tam bir adım atacaktı ki stacy önüne geçmişti. Gözlerini stacy’e dikerek çekil önümden dercesine baktı. Fakat stacy dean’ı durdurmaya çalışmakta ısrarlıydı. Gözlerini stacy’nn gözlerine dikerek stacy’nin dediklerini dinledi Mantıktan söz ediyordu. Gülümsedi. Mantık… Dean’ın çoktan kaybettiği bir şeydi. Stacy’nin söylediğini yapabilmesi imkansızdı. Gözlerinin bir an olsun koyu kızıllığını kaybetmemesinden ve gözlerindeki öfkeden bu anlaşılıyordu. Stacy’nin mantık dediği şey çoktan bitmişti. Mantık yerini öfke ve kıskançlığa bırakıp uzun süreliğine geri dönmemek üzere gitmişti. Stacy’e boşuna uğraşıyorsun dercesine baktıktan sonra ondan kolaylıkla kurtularak tekrar timmy’e doğru ilerlemeye başladı. Bu gece timmy’nin yaşadığı son gece olacaktı kararlıydı.

…………………………………………………………………………………………………...

Dean kitaplarını almak için geri dönmüştü. Ve yine düşüncelere dalmıştı. Aklına stacy’le yaşadığı şeyler gelmişti. Her şey bir anda gözünün önünde canlanmıştı. Fakat bu uzun sürmemişti. Gözleri kısa süreliğine gömleğine kaydı. Derin bir nefes aldı ve kitaplarını alarak stacy’nin yanına gitti. Vampir hızıyla hareket ettiği için bu sadece birkaç saniyesini almıştı. Sevgilisine gülümsedi. Fakat bu uzun sürmemişti. Gözleri etrafta onlardan başka iki kişinin daha olduğunu hissetmesiyle kapıya kilitlendi. Kokuları tanıdık gelmişti. Hatta bir kişinin kokusunu gayet iyi biliyordu. Bu stacy’nin kokusuydu. Ama bu nasıl olurdu? O yanındaydı diğmi? Kafası karışmıştı. Şaşkın gözlerle bir süre stacy’e baktıktan sonra gözlerini kapıya çevirdi. Gerçekten buna bir anlam veremiyordu. Dean bunun nasıl olabileceğini düşünürken stacy’nin onu öpmesiyle bir anda tüm dikkati darılmıştı. Gözlerini stacy’e dikerek gülümsedi. Gözlerini yine bir süreliğine kapıya dikse de o iki kişinin git gide onlardan uzaklaşmaya başladığını anladığında konuyu pek irdelememeye karar verdi. Tuhaf bir gün geçiriyordu. Kim bilir belki de beyni ona oyunlar oynamaya başlamıştı. Dinlenmeliydi. Ve beslenmeliydi. Stacy’ye gülümsedi. Ve gitme önerisine tamam anlamında başını salladı ve kütüphaneden birlikte ayrıldılar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Bitmek bilmeyen dersler ve sorunlar...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: HOGWARTS :: IV. Kat :: Kütüphane-
Buraya geçin: