Düştüğü anda çocukla göz göze gelmişlerdi ve daha da ötesi neredeyse burunları birbirine değecek kadar yakın bir mesafede. Sırf bu nedenle canı çok acıdığı halde kendini bir an önce toparlamaya çalışmıştı ve sonuç olarak da bunu başarabilmişti. Canı yandığı için yüzünde bunu belirten bir ifade oluşmuştu ta ki çocuğun yüzünde ki ifadeyi görene kadar aslında hatalı olduğunu bildiğin den ondan özür dilemeyi başta istemişti. Ama çocuğun surat ifadesini gördüğünde bundan vazgeçti. Garip bir şekilde bu bakışlardan rahatsız olmuştu, bakışlarından anladığı tek şey hadi benden özür dile de kaybol ortadan ifadesiydi. Sırf bu ifadeden ötürü yüzünü sinirli bir biçime getirerek çocuğu gıcık etmek istercesine konuşmaya başlamış ve bitirmişti. Çocuğun rahatsız olduğunu ise anlamak için yüzüne bakmaya bile gerek yoktu. Yani karşısında ki kişiden özür bekleyen biri üstüne üstlük kendini haklı göstermeye çalışıp sizinle ona göre konuşmaya başlarsa her insan mutlaka bu duruma sinir olurdu. Tıpkı karşısında duran öğrenci gibi. Çok geçmeden çocuk büyük bir sinirle konuşmaya başlamıştı. Kelimeler tek tek ağzından sinirle dökülürken ondan korkmalı mı yoksa sinir edecek bir kaç davranış daha sergilemeli miydi? doğrusu karar verememişti. Yine de gerçek olan bir şey vardı o da çocuğun söylediği laflara sinir olduğu gerçeğiydi. Çocuğun konuşması uzamaya başladığında ise neredeyse bir anlığına kendi hayal dünyasına dalacaktı neyse ki tam zamanında kendine gelmeyi başarmış ve anı anda çocuk konuşmayı kesmişti. Sinirli bir şekilde " Tamam dikkatsiz olan ben olabilirim ama bu durumda illa senden özür dilemem mi gerekiyor ne oldu özür isteyen bakışlarına karşılık bulamadığın için mi bu kadar sinirlisin ayrıca bütün sorun bu aptal merdivenlerde birden hareket ettiği için dengemi sağlayamadım hepsi bu" dedi. Çocuğun küçümseyen bakışları ise onu daha fazla sinirlendirmişti aslında şimdilik cici kızlık yaparak gerçekten özür dileyebilirdi ama bu bakışlar. Çocuk her nasıl oluyorsa sadece bakışları bile onu sinir etmeyi başarıyordu. Çok geçmeden sinirli tavırlarla " Hobim yok diyorsun ama sanırım çığlık atan kızlarla ilgili bir hobin var öyle mi eh en azından bir hobinin ne olduğunu öğrenmiş oldum. Ayrıca düşerken korkmadım çığlık atma gibi bir derdim de yok o yüzden hem önümden çekilmeyerek zaten bunu hake etmiştin canıma değsin. Hem burada canı tek yanan sen değilsin " dedi. Konuşmasının ardından elini koluna götürerek ovmaya başladı. Çocuğun üstüne düştüğün de yere sertçe vuran tek kısmı koluydu ve bu yüzden çok acıyordu. Hatta elini çektikten sonra morarmış olduğunu gördü. Sanki sakarlıkları yetmiyormuş gibi açık tenli oluşu her sakarlığının sonunda vücudunun ya çok çabuk kızarmasını ya da morarmasına neden oluyordu. İşte gerçekte lanet okuması gereken sorun buydu, yani koca okulda kolu morarmış ya da kızarmış gezen kaç öğrenci vardı ki tabi birinci sınıflar dışında.
Aralarında oluşan kısa sessizliğin ardından artık çocuğu görmezden gelmeye başlamıştı ve sırf bu görmezden gelmenin bir getirisi olsa gerek garip bir hayaller kervanının içinde buldu kendini. Hayalinde gene Dean vardı ama eskiden farklı bir şekilde artık ona karşı arkadaşlıktan öte hissettiği hiçbir şey hissetmiyordu. Sanki içinde ki aşk sandığı o duygu bir anda buhar olup ortadan kaybolmuş gibiydi. Hayalin de Dean ona ders anlatıyordu aslında anlatmaya çabalıyor demek daha doğru olurdu. Çünkü hayal dünyasının için de bile başka bir hayal dünyasını bulmak mümkündü. Sonuçta onun sahip olduğu hayaller sınırları çizilemeyecek kadar geniş bir yer kaplıyordu. Hayali başta sıradan bir gününü kapsıyor gibi görünse de bir kaç saniye de Dean'i hayalinin içinde ki başka bir dünyaya çekip götürdüğün de hayalinin eğlenceli kısmı başlamıştı. Aklında kurduğu garip hayallerle bakışları giderek donuklaşmaya başlamıştı. Yani şu an onu gören biri muhtemelen onun bir ruh olduğunu ya da cansız bir bedene sahip olduğunu düşünürdü. Cansız beden kısmı ise şu an ki duruma daha fazla uyuyor olmalıydı çünkü ruhu sanki bedenin den ayrılarak o hayal dünyasının içine hapsolmuş gibiydi. Ta ki arkasında bulunan hareketli merdivenlerin yeniden hareket etmesi ile birlikte çıkardığı sesi duyana dek bu olduğunda başını hafifçe sallayarak Timmy ile göz göze geldi. Ama nedenini anlamadığı bir neden den ötürü başının döndüğünü hissetmişti. Bu yüzden öne doğru bir kaç adım attı kendine oturabileceği bir yer bulmak için çok geçmeden bulmuştu da hareketli merdivenlere gelmek için kullanılan sabit basamaklar oturmak için gayet uygun görünüyordu ki oraya doğru attığı ikinci adım da sendeleyerek yere yığıldı. Bir kaç saniy eiçin de kendini tamamen kaybetmiş, kendinden geçmişti.